23 Şubat 2010 Salı

Sanat Kurumu, Devlet Tiyatroları'nı Ödüle Boğdu

Sanat Kurumu'nun 2008-2009 Sezonu için 16 dalda verdiği Geleneksel Tiyatro Ödülleri'nden 10'u Devlet Tiyatroları'nın oldu. Sanat Kurumu "Hizmet Ödülü"ne de Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin değer görüldü.
Snat Kurumu tarafından her yıl verilen, Tiyatro Geleneksel Ödülleri'nin bu yılki sahipleri belli oldu. Toplam 16 dalda verilen ödüllerin 10'unu Devlet Tiyatroları elde etti. Buna göre, En İyi Kadın Oyuncu "Sokrates'in Son Gecesi" ile Melek Baykal, "Fosforlu Cevriye" ile Nermin Uğur, Övgüye Değer Kadın Oyuncu "Eşik" ile Deniz Gökçe Kayhan, En İyi Erkek Oyuncu "Galilei'nin Yaşamı" ile Tamer Levent, En İyi Sahne Tasarımı "Fırtına" ile Elena Ivanova, En İyi Giysi Tasarımı "Genç Osman" ile Gülümser Erigür, En İyi Işık Tasarımı "Fırtına" ve "Genç Osman" ile Şükrü Kırımoğlu, En İyi Sahne Müziği "Fosforlu Cevriye" ile Attila Özdemiroğlu, En İyi Hareket Tasarımı ve Dans Düzeni "Fosforlu Cevriye" ile Özden Aktürk, Yayın ve Tanıtım Tasarım Ödülü de Gökhan Yolcu'nun oldu.

evlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin ise başarılı çalışmalarından dolayı "Sanat Kurumu Hizmet Ödülü"ne değer görüldü.

Ödüller sahiplerine Sanat Kurumu tarafından 1 Mart 2010 Pazartesi saat 19.30'da Küçük Tiyatro'da düzenlenecek törenle verilecek.

Devlet Tiyatroları Mart Turnesi'nde

Devlet Tiyatroları(DT) Mart ayında, 10 Bölgeden, 23 değişik oyun, 8 yerleşik turne sahnesiyle "Her ay her ilde tiyatro' kapsamında, 18 değişik turne sahnesinde toplam 74 temsil verecek.
DT'nin 2010 Mart turne programına göre; Diyarbakır Devlet Tiyatrosu, yapımı Turgut Denizer'in yazdığı, Hakan Şahin'in yönettiği çocuk oyunu "Büyüyünce Ne Olacaksın" ve Ahmet Nuri'nin yazdığı, Yılmaz Öğüt'ün günümüz Türkçesine uyarladığı, Volkan Özgömeç'in yönettiği "Ceza Kanunu" 1 Mart"ta; Orhan Asena'nın yazdığı, Tamer Levent'in yönettiği "Ölümü Yaşamak" ise 8 Mart'ta Mardin'de sahnelenecek.
Karel Capek'in yazdığı, Armağan Sancar Ersin'in çevirdiği, Barış Eren'in yönettiği Antalya Devlet Tiyatrosu yapımı "Ana" 1 Mart Pazartesi Beymelek'te, 11, 12, 13 Mart'ta Gaziantep'te, 17, 18 Mart'ta Elazığ'da, 19, 20 Mart'ta Malatya'da, 15 Mart'ta Adıyaman'da olacak.

Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı, İnanç Yılan'ın yazdığı, Cem Emüler'in yönettiği "Anam Bacım Avradım" 4, 5, 6 Mart'ta Gaziantep'te; Nihat Asyalı'nın yazdığı, Prof. M.Bozkurt Kuruç'un yönettiği "Rab Şeytana Dedi ki" 2, 3 Mart'ta Samsun'da, 5, 6 Mart'ta Çorum'da; Cem Günen'in yazdığı, Semih Sergen'in yönettiği "Hünkar ve Mimar" 12, 13 Mart'ta Zonguldak'ta; Hatice Meryem'in yazdığı, Funda Mete'nin derlediği ve yönettiği "Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun" 24, 25 Mart'ta Elazığ'da, 26, 27 Mart'ta Malatya'da; Behiç Ak'ın yazdığı, Serhat Nalbantoğlu'nun yönettiği "Tek Kişilik Şehir" 23, 24 Mart'ta Samsun'da, 26, 27 Mart'ta Çorum'da; Refik Erduran'ın yazdığı, Tansu Aytar'ın yönetmenliğini yaptığı "Kahramanlar Öldü Mü?" 26, 27 Mart'ta Zonguldak'ta, 23 Mart'ta Karabük'te, 24, 25 Mart'ta Bartın'da; Brita Kutchmy'nin yazdığı Çağman Pala'nın dilimize çevirdiği, Işıl Kasapoğlu'nun yönetmenliğini yaptığı çocuk oyunu "Narnia Günlükleri" 22 Mart Pazartesi günü Eskişehir'de temsil edilecek.

İzmir Devlet Tiyatrosu yapımı, Haluk Işık'ın yazdığı, Hülya Savaş Akdoğan'ın yönettiği "Yollarda" 5 Mart'ta Ödemiş'te; Ahmet Mithat Efendi'nin yazdığı, Türel Ezici'nin uyarladığı, Levent Suner'in yönettiği "Felatun Bey İle Rakım Efendi" 9, 10 Mart'ta Samsun'da, 12, 13 Mart'ta Çorum'da; Sam Bobrick'in yazdığı, Ekin Tuncay Turan'ın çevirdiği, Metin Oyman'ın yönettiği "Bavul" 16 Mart'ta Manisa'da, 18, 19, 20 Mart'ta Gaziantep'te, 25, 26 Mart'ta Aydın Kültür Merkezi Dr.Hidayet Sayın Sahnesi'nde, 23 Mart'ta Muğla'da sahnelenecek.

Bursa Devlet Tiyatrosu yapımı, İhsan Sanıvar'ın yazdığı, Ali Hürol'un yönettiği "Bu Dizi Başka Dizi" 3, 4 Mart'ta Elazığ'da; 5, 6 Mart'ta Malatya'da; Feyzullah Arslan-Nermin Ertürkmen'in yazdığı, Mehmet Gökçer'in yönettiği "Yarınlara Geç Kalmadan" 8 Mart Pazartesi günü Gönen'de olacak.

Şirin Aktemur Toprak-Gökhan Aktemur'un yazdığı, Umut Toprak'ın yönettiği Konya Devlet Tiyatrosu yapımı "Gılgameş" 8 Mart Pazartesi günü Alanya'da tiyatroseverlerle buluşacak.

Sivas Devlet Tiyatrosu yapımı, Anton Çehov'un yazdığı, Neil Simon'un uyarladığı, Sevgi Sanlı'nın çevirdiği, Cevat Duman'ın yönettiği "Sevgili Doktor" 10, 11 Mart'ta Elazığ'da, 12, 13 Mart'ta Malatya'da; Turgut Özakman'ın yazdığı, Doğan Yağcı'nın yönettiği "Duvarların Ötesi" 16, 17 Mart'ta Samsun'da, 19, 20 Mart'ta Çorum'da sahnelenecek.

Dario Fo'nun yazdığı, Füsun Demirel'in çevirdiği, Tolga Evren'in yönettiği Van Devlet Tiyatrosu yapımı "Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü" 16 Mart'ta Muş'ta, 17 Mart'ta TatVan'da, 18 Mart'ta Bitlis'te, 19 Mart'ta Siirt'te, 25, 26, 27 Mart'ta Gaziantep'te temsil edilecek.

İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı, Duşan Kovaçeviç'in yazdığı, Başar Sabuncu - Bilge Emin'in çevirdiği, Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği "Profesyonel" 19, 20 Mart'ta Zonguldak'ta, 17 Mart'ta Sakarya'da; Yasmina Rezza'nın yazdığı, Zeynep Avcı'nın çevirdiği, Celal Kadri Kınoğlu'nun yönettiği "Vahşet Tanrısı" 5, 6 Mart'ta Zonguldak'ta, 10 Mart'ta ENKA Kültür Tesisleri'nde olacak.

Ali Cüneyd Kılcıoğlu'nun yazdığı, M.Fatih Dokgöz'ün yönettiği Trabzon Devlet Tiyatrosu yapımı "Televizyon Cumhuriyeti" de 22 Mart Pazartesi günü Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi Sahnesi'nde sanatseverlerle buluşacak.

Çocuklar için Notada Yazmayanlar İş Sanat'ta Devam Ediyor.


Oyuncu Memet Ali Alabora ve piyanist Emir Gamsızoğlu, geçen sezon gördükleri yoğun ilgi üzerine çocuklara klasik müzik sevgisi aşılamayı hedefleyen interaktif gösterilerini İş Sanat'ta sahneleyemeye devam ediyorlar.

Çocuklar bu eğlenceli gösteri ile bebeklikten itibaren dinledikleri birçok ninniden, çok sevdikleri ünlü çocuk şarkılarına kadar klasik müziğin aslında kendilerine hiç de uzak olmadığını keşfediyorlar.

Yıllarca klasik müzik sayesinde çok eğlenen ikili, bu eğlenceli projeyi Türkiye'nin pek çok yerinde yetişkinlerle paylaştıktan sonra şimdi de İş Sanat'ta çocuklarla buluşturuyor.

"Klasik müzik deyince aklınıza ne geliyor" sorusundan yola çıkan gösteri çocukları klasik müziğin büyülü dünyasını keşfe çıkarıyor. Çocuklar gösterinin bir parçası olan soru cevaplarla öğrenirken, aynı zamanda klasik müziğin en güzel örneklerinden bir seçkiyi de dinliyorlar.

Emir Gamsızoğlu ve Memet Ali Alabora, çocuklara bildikleri melodileri dinletmek, bilmediklerinden keyif almalarını sağlamak ve müzikli hikâyeler anlatmak üzere müzisyen arkadaşları viyolonsel sanatçısı Jülide Canca ve keman sanatçısı Deniz Toygür ile birlikte İş Sanat sahnesinde olacaklar.

hergün bir şair (Hasan Hüseyin Korkmazgil)


1927'de Sivas'ın Gürün ilçesinde doğan Hasan Hüseyin, Adana Erkek Lisesi'ni 1948'de, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nü 1950'de bitirdi. Öğretmenliği Göksun'da başladı. Siyasi eylemleri gerekçesiyle öğretmenlikten atıldı, tutuklandı, hüküm giydi. 1955-1960 yılları arasında Gürün ve Sivas'ta arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı, inşaat işçiliği yaptı.
1960'da İstanbul'a, sonra Ankara'ya yerleşti. Akis dergisinde çalıştı. Bir süre de Forum dergisinin sanat sayfalarını yönetti (1968-1970). Kızılırmak kitabı nedeniyle hakkında 142. maddeden dava açıldı, yargılandı, aklandı.
Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Hasan Hüseyin'in ilk şiiri 1959'da Dost dergisinde çıktı. Bu yıllarda mizahi hikâyeleri de yayımlandı. Kavel (1963) adlı kitabı ile 1964 Yeditepe Şiir Armağanı'nı, Kızılkuğu (1971) ile TRT'nin 1970 Sanat Başarı Ödülü'nü, Filizkıran Fırtınası (1981) ile 1981 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü'nü ve Nevzat Üstün Şiir Ödülü'nü aldı.
Şair 1983'te beyin kanaması geçirdikten sonra bir yıl bitkisel hayatta yaşadı. 26 Şubat 1984'te evinde yaşama gözlerini yumdu.
Ayrıca Hasan Hüseyin Korkmazgil'in eşi Azime Korkmazgil'den "Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz" şiirinde adı geçen Temmuz Korkmazgil (1965) isimli bir oğlu vardır.

-----------------

-orhan kemal'in güzel anısına-

işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete


sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak


sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!


havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan/güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur


çalışmışım onbeş saat
tükenmişim onbeş saat
acıkmışım yorulmuşum uykusamışım
anama sövmüş patron
ter döktüğüm gazetede
sıkmışım dişlerimi
ıslıkla söylemişim umutlarımı
susarak söylemişim
sıcak bir ev özlemişim
sıcak bir yemek
ve sıcacık bir yatakta
unutturan öpücükler
çıkmışım bir kavgadan
vurmuşum sokaklara


sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sarı sarı yapraklarla birlikte sanki
dallarda insan iskeletleri


asacaklar aydemir'i
asacaklar gürcan'ı
belki başkalarını
pis bir ota değmiş gibi sızlıyor genzim
dökülüyor etlerim
sarı yapraklar gibi


asmak neyi kurtarır
sarı sarı yaprakları kuru dallara?
yolunmuş yaprakları
kırılmış dallarıyla
ne anlatır bir ağaç
hani rüzgâr
hani kuş
hani nerde rüzgârlı kuş sesleri?

asılmak sorun değil
asılmamak da değil
kimin kimi astığı
kimin kimi neden niçin astığı
budur işte asıl sorun!


sevdim gelin morunu
sevdim şiir morunu
moru sevdim tomurcukta
moru sevdim memede
ve öptüğüm dudakta
ama sevmedim, hayır
iğrendim insanoğlunun
yağlı ipte sallanan morluğundan!

neden böyle acılıyım
neden böyle ağrılı
neden niçin bu sokaklar böyle boş
niçin neden bu evler böyle dolu?
sokaklarla solur evler
sokaklarla atar nabzı
kentlerin
sokaksız kent
kentsiz ülke
kahkahanın yanıbaşı gözyaşı


işten çıktım
elim yüzüm üstümbaşım gazete
karanlıkta akan bir su
gibi vurdum kendimi caddelere
hava leylâk
ve tomurcuk kokusu
havada köryoluna
havada suçsuz günahsız
gitme korkusu
ah desem
eriyecek demirleri bu korkuluğun
oh desem
tutuşacak soluğum

asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi
yaşatmaktır önemlisi
güzel yaşatmak
abeceden geçirmek kıracın çekirgesini
ekmeksiz yuvasız hekimsiz bırakmamak


ah yavrum
ah güzelim
canım benim / sevdiceğim
bitanem
kısa sürdü bu yolculuk
n'eylersin ki sonu yok!
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

nerdeyim ben
nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz siz
kimsiniz?
ne söyler bu radyolar
gazeteler ne yazar
kim ölmüş uzaklarda
göçen kim dünyamızdan?


asmak neyi kurtarır
öldürmek neyi?
yolunmuş yaprakları
ve kırılmış dallarıyla bir ağaç
söyler hangi güzelliği?

kökü burda
yüreğimde
yaprakları uzaklarda bir çınar
ıslık çala çala göçtü bir çınar
göçtü memet diye diye
şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini:
«oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, memet,
memet!»

gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
üstümbaşım elim yüzüm gazete
vurmuşum sokaklara
vurmuşum karanlığa
uy anam anam
haziranda ölmek zor!


bu acılar
bu ağrılar
bu yürek
neyi kimden esirgiyor bu buz gibi sokaklar
bu ağaçlar niçin böyle yapraksız
bu geceler niçin böyle insansız
bu insanlar niçin böyle yarınsız
bu niçinler niçin böyle yanıtsız?

kim bu korku
kim bu umut
ne adına
kim için?


«uyarına gelirse
tepemde bir de çınar»
demişti on yıl önce
demek ki on yıl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki «manda gönü»
demek ki «şile bezi»
demek ki «yeşil biber»
bir de memet'in yüzü
bir de güzel istanbul
bir de «saman sarısı»
bir de özlem kırmızısı
demek ki göçtü usta
kaldı yürek sızısı
geride kalanlara


nerdeyim ben
nerdeyim?
kimsiniz siz
kimsiniz?


yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63'ü

bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın


gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
bir basın işçisiyim
elim yüzüm üstümbaşım gazete
geçsem de gölgesinden tankların tomsonların
şuramda bir çalıkuşu ötüyor
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

Hasan Hüseyin Korkmazgil

baba..

Birkaç saattir düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Baba! Babam! Ve yaşanmamış 8 sene.. Bugüne kadar hiç anlatmadım. Yıllardır içimde bir yerlerde duyumsadım da yazamadım. Güçsüz yanlarımı yansıtmak istemedim belkide garip! Garip çünkü pek öyle korkularım yoktur insanlar zaaflarımı bilmesinler, güçsüz yanlarımı görmesinler filan diye.. Ama yazamamışım işte, hatırlamak istememişim belki.

Sabah haberleri okumak için açarsın bilgisayarı, maillerine bakmasan da olmaz hani. sonra “günün sözü” başlıklı yazıya tıklarsın. –ki hayat yaklaşık 8 yıldır sadece tıklamalardan ibarettir- ve günün sözü.. Ana ve babaların çocuklarına bağışlayabilecekleri en güzel miras, günlük zamanlarından bir kaç dakikadır. (O.A. Batista)Evet..

Birkaç saattir düşünmekten kendimi alamıyorum. Baba! Babam! Tam 8 sene öncesi, anneler gününden bir gece berisi. Afiyetle yenen güzel bir akşam yemeği, tatlı sohbetler gülüşmeler. Babamla sekiz sene sürecek bir hasretin arifesinde olduğumu bilsem uyuyabilir miydim acaba o gece? Ertesi güne gözler açılır uyku mahmurluğunda o koca adam, o dev, babam, yine işe gitmiş sanılır. Akşama kadar cevapsız kalan telefonlar. Şirkete gitmeler, “bugün hiç uğramadı”lar. Sonra telaş, korku.. çocuktum ben, çocuk! Daha 13 yaşıma yeni girmiştim oysa. En ihtiyaç duyduğum zamanlardı babama ama o! Tam üç gün haber alamadık. Sonra? Sonra bir telefon ben şuradayım beni aramayın, kafamı dinliyorum..

Tam sekiz sene baba, tam sekiz sene.. ne kafası bu? Bu ne yaşanmışlık ki sekiz sene dinle dinle bitmiyor. Arkadaşlarımın babalarına baba deyişim içimden, kıyım kıyım ailelerinin içlerine sofralarına sızışım, mezuniyet törenlerimde babalarından harçlık alışım! Tam sekiz sene baba, tam sekiz sene yoktun sen hayatımda. Şimdi sus, şimdi konuşma.. her şeyin affı olurda anıların? Şimdi istersen bana milyarlar bırak istersen bu saatten sonra hep ömrümde olsun ömrün, yanımda olsun yüzün, tam sekiz sene var baba yaşanmamış. Üstelik çocuk kalbiyle bedenimin nice hasretler var baba. O zaman kalıp şimdi gitseydin keşke. Şimdi dayanılabilirde yokluğuna, o zaman.. o zaman dayanmak nasıldı biliyor musun baba? Her akşam bir el sıktı boğazımı yatağımda. Bütün akrabalarım kinini kustu üstüme. Sen yoktun ya, bizi koruyacak her şey yok olmuştu hani seninle, biz uluorta çırılçıplak! Peki şimdi neden varlığınla hasretin bir hala?

Gittin ya sen maske edindim kendime, kimse bilmez! Ukala insana kimse yaklaşmaz, anladım. Sivrildim, sensiz geçen her saniye daha bir açtı kalemimin ucunu daha bir inceltti söylenebilecekleri.. Kalpler kırdım ve kırıyorum sanırım. şimdi denk gelirsen yazıma bir yerde için acır biliyorum, saklıyorum yazımı en derinlerine kalbimin. Üzülmeni istemiyorum. Hem gör bak onca yıldan sonra bile ben hala seni seviyorum! Sen koca adam, sen yürekli insan, sen babam, gölgem, güneşim, pusulam, vatanım..

Yazmakla bitmiyor, bitmeyecek yazım, gözyaşlarım zarar verecek ömrüme korkuyorum.. neyse işte bir sabahı daha katlettik öyle mi? Şimdi sıcak bir kahve ve biraz umut.. belki ilerleyen saatlerde belirir mutluluk?

uur

"Dersim'in Kayıp Kızları" bulundu.


Yönetmen Nezahat Gündoğan'ın, Adıyaman, Tunceli (Dersim) Bursa ve İstanbul'da çektiği "İki Tutam Saç- Dersim'in Kayıp Kızları" adlı belgesel filmin galası 2. Mart'ta Cemal Reşit Rey Konser Salonun'da yapılacak.

1937-38 Dersim harekatıyla birlikte ailelerinden alınarak rütbeli askerlere verilen kızlar, yıllar sonra bir belgesel film aracılığıyla aileleriyle buluştu. Nezahat ve Kazım Gündoğan'ın üç yıl boyunca yürüttüğü çalışmalar sonucunda bugün 80'li yaşlarını süren Huriye ve Fatma Hanımlar'ın askerler tarafından alınışları, travmaları, suskunlukları ve ailelerine kavuşma sürecini anlatan belgeselde, halen köklerini arayan başka kızlar ve kızlarını arayan başka ailelerin duyguları da perdeye yansıyor...

Filmde evlatlık verilen kızlarla yapılan röportajların yanı sıra, şimdiye kadar gün yüzüne çıkmayan pek çok gerçek, belge ve fotoğraf da yer alıyor. Müziklerini Mikail Aslan'ın yaptığı, metinlerini Sema Kaygusuz'un yazdığı belgeselde seslendirmeyi oyuncu Jülide Kural yaparken, Şevval Sam da kendi bestesiyle yer alıyor.

Antalya Devlet Opera Ve Balesinden Egzotik Bir Öykü: "La Bayadère Balesi"

Antalya Devlet Opera ve Balesi, klasik bale repertuarının baş yapıtlarından müziğini Minkus'un bestelediği Petipa'nın koreografisini yaptığı La Bayadère Balesi'nin galasını bugün saat 20.00'da Haşim İşcan Kültür Merkezi'nde gerçekleştiriyor.

Eser ilk olarak 4 Şubat 1877'de St. Petersburg'da sahnelenmiş olup popülerliğini ve etkisini kaybetmeden günümüze kadar gelmiş ve birçok ünlü bale topluluğu tarafından sahnelenmiş.19. yüzyılın Romantik ve dramatik hayal gücünü yansıtması bakımından dönemin en önemli prodüksiyonu olarak kabul edilen eser günümüzde de hala aynı heyecan verici etkisini koruyor.Eser romantik dönemin en tipik özelliği olan egzotik yerleri ele alması bakımından da seyircisini ilk andan itibaren etkisi altına alıyor. La Bayadère'nin zengin ve gösterişli atmosferi hem dekora hem de kostümlere yansıyor. Eseri cazip kılan konusu olduğu kadar aynı zamanda müziğindeki dramatik yapı.

İlk kez Antalyalı sanatseverlerle buluşacak olan La Bayadère'in orkestra şefi Hakan Kalkan, eseri sahneye koyan Natalia Arobelidze. Dekor ve kostüm Osman Şengezer imzasını taşıyor. Işık tasarımı ise Mustafa Eskiye ait.

Nikiya'yı Müge Öğüt; Solor'u Tolga Burçak; Gamzatti'yi Gülçin Gökçebağoğlu,; Brahmin'i Cem Kaytmaz; Raja'yı Cenk Şahinalp, Fakir'i Gabriel Gogua canlandırıyor.

Eserin Konusu

Eser efsanevi Hindistan'da geçer. Bayadère yani tapınak dansçısı olan Nikiya, soylu savaşçı Solor'a aşıktır. Ancak, Rajah kızı Gamzatti'nin Solor'la evlenmesine karar vermiştir.Gamzatti'nin güzelliğiyle büyülenen Solor Nikiya'ya verdiği sözleri unutur. Rajah Nikiya ve Solor'un aşkını Nikiya'ya aşık olan Yüce Brahmin'den öğrendiğinde tapınak dansçısını öldürtmeye karar verir.Gamzatti Solor'dan vazgeçmesi için Nikiya'yı ikna etmeye çalışır, fakat Nikiya bunu reddederek prensese saldırır, böylece prenses de bayadère'in öldürülmesi gerektiğine kanaat getirir.Nikiya Gamzatti ve Solor'un nişan töreninde danseder. Rajah ve Gamzatti tarafından gönderilen çiçek sepetine saklanmış zehirli bir yılan tarafından sokulur. Dansçı, Tanrıların lanetini, ölümünden sorumlu olanların üzerine çağırarak ölür.

İngiliz Oscar'ı "The Hurt Locker"a!


Oscar Ödülleri'nin ipucu olarak görülen ingiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi'nin (BAFTA) ödülleri sahiplerini buldu. BAFTA Ödülleri'ne bu yıl 6 dalda birden ödül kazanan "The Hurt Locker" damgasını vurdu.

ingiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi'nin (BAFTA) bu yılki ödülleri Londra'nın merkezindeki Royal Opera House'da düzenlenen törenle dağıtıldı.

Soğuk ve yağmurlu havaya rağmen geceye aralarında Dustin Hoffman, Quentin Tarantino, Kate Winslet ve Audrey Tautou'nun da bulundu beyaz perdenin çok sayıda ünlü ismi katıldı. ingiltere kraliyet tahtının ikinci sıradaki varisi Prens William da töreni izleyenler arasındaydı.

Avatar eli boş döndü

Beklentilerin aksine James Cameron'ın "Avatar" filmi BAFTA töreninde En iyi Prodüksiyon Tasarımı ve En iyi Görsel Efekt olmak üzere sadece iki kategoride ödül alabildi.


ırak'ta görev yapan bir bomba imha ekibini konu alan, Kathryn Bigelow'un yönetmenliğini yaptığı "The Hurt Locker" En iyi Film, En iyi Yönetmen, En Orijinal Senaryo, En iyi Montaj, Ses ve Sinematografi dallarında 6 ödül birden kazandı.

ingiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi'nde bu yıl ödüllere layık görülenler ve ödül kategorileri şöyle sıralanıyor:

En iyi Film: The Hurt Locker
En iyi Kadın Oyuncu: Carey Mulligan- An Education
En iyi Erkek Oyuncu: Colin Firth- A Single Man
En iyi Yönetmen: Kathryn Bigelow- The Hurt Locker
En iyi Yabancı Film: A Prophet
En iyi Animasyon Filmi: Up
En iyi Uyarlanmış Senaryo: Up in the Air
En iyi Prodüksiyon Tasarımı: Avatar
En iyi Görsel Efekt: Avatar
En Orijinal Senaryo: Mark Boal- The Hurt Locker
En iyi ingiliz Filmi: Fish Tank
En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Mo'nique- Precious
En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz- ınglorious Basterds
En iyi Makyaj ve Saç: The Young Victoria
En iyi Kostüm Tasarımı: The Young Victoria
En iyi Sinematografi: The Hurt Locker
En iyi Montaj: The Hurt Locker
En iyi Ses: The Hurt Locker
En iyi Müzik: Up
En iyi Kısa Animasyon: Mother of Many
En iyi Kısa Film: ı Do Air

ingiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi 1947 yılında kuruldu. Dönemin ünlü oyuncu, yönetmen ve film endüstrisi yetkilileri tarafından temeli atılan BAFTA, 2000 yılından bu yana sinema, televizyon, bilgisayar oyunu ve çocuk televizyon programcılığı gibi alanlarda ödüller dağıtıyor.

Kartepe'de Kültür Müzesi


Kartepe Kültür Müzesi oluşturmak amacıyla ilk temel taş olarak halkın katılımı ile ellerinde bulunan materyalleri toplamaya başladı.

Av.Hülya San Şener'in başkanlığını yaptığı Kartepe Kent Konseyi, ilçenin tarihine sahip çıkma adına başlatılan hareketin ilk adımlarını atma adına Kartepelilerin desteğine başvurdu. Kartepe Kültür Müzesi oluştumak için kollarını sıvayan Kartepe Kent Konseyi bu yönde çalışma yapması için Kültür ve Tarihi Dokuları Koruma Çalışma Grubu ile Turizm Çalışma Grubu harekete geçti. Grup sorumluları Sadık İskender ve Yalçın Öçbe önderliğinde yürütülen çalışma çerçevesinde Kartepe halkından da ellerindeki tarihi değer taşıyan, ev gereçleri, aletler, giysi v.b. materyallerle müzeyi birlikte oluşturmak isteniyor.

Anılar yol olmasın, paylaşılsın, geleceğe aktarılsın düşüncesinden hareket eden Kartepe Kent Konseyi Kültür ve Tarihi Dokuları Koruma Çalışma Grubu ile Turizm Çalışma Grubu temsilcileri irtibat için Kartepe Kent Konseyi Genel Sekreterliği'nin eski Derbent Belediye Hizmet Binası'ndaki bürosundan veya 353 45 63-353 47 17 nolu telefon ile irtibata geçmelerini istemekte.

Vavien 8 dalda aday

Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür (TÜRSAK) Vakfı ile Beyoğlu Belediyesinin düzenlediği ''3. Yeşilçam Ödülleri''nin adayları açıklandı.
Adayların tanıtımı amacıyla Ghetto'da gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Türk sinemasının Beyoğlu'nda doğup, hayat bulduğunu dile getirerek, sinemanın başarılarının da Beyoğlu'nda taçlandırılması gerektiği fikriyle yola çıktıklarını ve yeni bir geleneği başlattıklarını söyledi.

2009'un Türk Sineması için çok önemli ve verimli bir yıl olduğuna dikkati çeken Demircan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Sinema ve sinemanın benzersiz keyfiyle dolu bir yılı geride bıraktık. Bu güzel sene içerisinde maalesef sinemamızın kayan yıldızları da oldu. Halit Refiğ, gerçek bir sinema dehası, bir sinema ustasıydı. Türk sinemasında asla silinmeyecek ölümsüz eserler bıraktı. Uzun vadede sadece ülkemizde değil, dünya sinemasında da önemli bir yeri olacak olan sevgili Ahmet Uluçay da, kayan yıldızlarımızdan oldu. Kayıplarımızı rahmetle anıyorum.''

-ADAYLAR

İki etaptan oluşan Yeşilçam Ödülleri'nde aday filmlerin seçimleri, sektör temsilcileri, sinema yazarları ve ''3. Yeşilçam Ödülleri'' aday adayı filmlerin yaratıcılarından oluşan yaklaşık 750 kişilik bir jüri tarafından noter huzurunda yapıldı. Bu ilk etabın sonucunda 11 kategoride en çok oyu alan adaylar seçildi.

Buna göre, 11 kategorideki adayların isimleri şöyle:

En İyi Film: Güneşi Gördüm, Hayat Var, İki Dil Bir Bavul, Nefes: Vatan Sağolsun, Pandora'nın Kutusu, Vavien.

En İyi Yönetmen: Levent Semerci-Nefes: Vatan Sağolsun, Mahsin Kırmızıgül-Güneşi Gördüm, Reha Erdem-Hayat Var, Yağmur ve Durul Taylan-Vavien, Yeşil Ustaoğlu-Pandora'nın Kutusu, Zeki Demirkubuz-Kıskanmak.

En İyi Kadın Oyuncu: Binnur Kaya-Vavien, Demet Evgar-Güneşi Gördüm, Meral Çetinkaya-Karanlıktakiler, Nergis Öztürk-Kıskanmak, Nesrin Cevadzade-Dilber'in Sekiz Günü, Şerif Sezer-Deli Deli Olma.

En İyi Erkek Oyuncu: Engin Günaydın-Vavien, Mert Fırat-Başka Dilde Aşk, Mete Horozoğlu-Nefes: Vatan Sağolsun, Nadir Sarıbacak-Uzak İhtimal, Öner Erkan-Bornova Bornova, Yılmaz Erdoğan-Neşeli Hayat.

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Cemal Toktaş-Güneşi Gördüm, Cezmi Baskın-Neşeli Hayat, Genco Erkal-Pazar: Bir Ticaret Masalı, Mustafa Uzunyılmaz-Mommo-Kızkardeşim, Settar Tanrıöğen-Vavien.

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Berrak Tüzünataç-Kıskanmak, Derya Alabora-Pandora'nın Kutusu, Hasibe Eren-Usta, Lale Mansur-Başka Dilde Aşk, Serra Yılmaz- Vavien.

En İyi Görüntü Yönetmeni: Floren Henry-Hayat Var, Gökhan Tiryaki-Vavien, Hayk Kırakosyan-7 Kocalı Hürmüz, Levent Semerci ve Vedat Özdemir-Nefes:Vatan Sağolsun, Soykut Turan-Güneşi Gördüm.

En İyi Senaryo: Engin Günaydın-Vavien, İnal Temelkuran- Bornova Bornova, Levent Semerci, M. İlkay Altınay ve Hakan Evrensel-Nefes:Vatan Sağolsun, Yeşim Ustaoğlu-Pandora'nın Kutusu, Yılmaz Erdoğan-Neşeli Hayat.

En İyi Müzik: Atilla Özdemiroğlu-Vavien, Ender Akay ve Sunay Özgür-7 Kocalı Hürmüz, Erkan Oğur-Mommo-Kızkardeşim, Mazlum Çimen-Nokta, Yıldıray Gürgen, Tevfik Akbaşlı ve Mahsun Kırmızıgül-Güneşi Gördüm.

En İyi Genç Yetenek: BKM Mutfak Oyuncuları-Neşeli Hayat, Damla Sönmez- Bornova Bornova, Elit İşcan- Hayat Var, Onur Ünsal-Pandora'nın Kutusu, Umut Kurt-Güz Sancısı.

Turkcell İlk Film Ödülü: Başka Dilde Aşk-İlksen Başarır, İki Dil Bir Bavul-Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan, Mommo-Kızkardeşim-Atalay Taşdiken, Nefes: Vatan Sağolsun-Levent Semerci, Uzak İhtimal-Mahmut Fazıl Coşkun.

Bu arada, sinema sektörüyle birlikte, sinema akademisyenleri, iş, kültür, sanat ve medya dünyasının kamuoyu önderleri konumundaki sinemaseverleri de kapsayan yaklaşık 2 bin 500 isimden oluşan jüri, bu ayın sonunda ödüllerin ikinci etabında, birinci etapta belirlenen adayların birincileri için oy kullanacak.

''3. Yeşilçam Ödülleri'' 23 Martta Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılacak törenle sahiplerini bulacak.

hafta ortası iki süper konser


Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) 25 ve 26 Şubatta Viyola sanatçısı Barış Uluçınar ile sahneye çıkacak. Emin Güven Yaşlıçam’ın yöneteceği orkestra, Johannes Brahms’ın “Klarnetli Kentet si minör Op.115”, Robert Schuman’ın “Senfoni No.4 re minör Op.120”yi seslendirecek.
Perşembe Bilkent’te

Bilkent Senfoni Orkestrası 26 Şubatta, keman sanatçısı Joan Kwuon’a eşlik edecek. Orkestrayı Gürer Aykal’ın yöneteceği konserde, Johannes Brahms’ın “Keman Konçertosu, Re majör Op. 77” ile Robert Schumann’ın “Senfoni No.4, Re minör Op. 120” yorumlanacak.