25 Şubat 2010 Perşembe

hergün bir şair (İlhan Berk)


Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'ndan mezun olmuş, Espiye'de iki yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'ne girdi. Enstitünün Fransızca bölümünden mezun (1944) olan Berk, 1945-1955 yılları arasında Zonguldak, Samsun ve Kırşehir'de ortaokul ve liselerde Fransızca öğretmenliği yaptı. 1956 yılından itibaren on üç yıl boyunca Ankara'da T.C. Ziraat Bankası'nın Yayın Bürosu'nda çevirmenlik yaptı.
Bu süre içinde modern dünya şiirinin iki büyük şairi sayılan Arthur Rimbaud ve Ezra Pound'un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı. Bu tarihten sonra kendini tümüyle yazmaya verdi ve bir anlatı kitabı dışında, yalnız şiir ve şiire ilişkin yazılar yazdı. Kül adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu ve İstanbul kitabı ile de 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödüllerini kazandı. 1983'de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe şiir Armağını'nın 1988'de de Güzel Irmak adlı kitabıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü'nü (F. Edgü ile) aldı. 28 Ağustos 2008 tarihinde Bodrum'da 90 yaşında vefat etti.

İlhan Berk, ilk şiirlerini Manisa Halkevi'nin dergisi Uyanış'ta yayımlamıştır (1935). Berk, 19 yaşındayken Güneşi Yakanların Selâmı adıyla kitaplaştırdığı bu şiirlerinde "hece vezni" kullanmakta ve o dönemin şiir anlayışına özgü bir karamsarlık taşımaktadır. "Sonsuzluk", "kızıl", "hulya", "ateş" en sevdiği sözcükler olarak görünmektedir. Sembolist şiirden esinlenilmiş izlenimi veren imgeler yapmayı sevmektedir: "Bir karanlık gecenin masmavi seherinde / Kızıl başörtünle gül yüzlü bahçede görün".
Dil anlayışı da henüz döneminden kopamamıştır ki, bunu da 19 yaşındaki bir şair adayı için doğal karşılamak gerekmektedir: "Kıpkızıl hulyalı bir renge yükselmeden gün / Bir devrin neşesini taşımakta yüzün". Berk'in ilk kitabına adını veren şiirinin son kıtası da şöyledir: "Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden / Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden / Selâm! Sonsuzlukalra, hasret gönüllerden / Selâm, güneşe, göğü yakanlar bahçesinden!".
İlhan Berk, daha sonra 1940'lara doğru Yeni Edebiyat anlayışı içinde yer almış, Servet-i Fünun (Uyanış), Ses, Yığın, Yeryüzü, Kaynak gibi dergilerde yazmıştır. Türk şiirinin en deneyci şairlerinden biri olan İlhan Berk, durmadan yatak değiştirerek, ama bazı sorunsallara hep bağlı kalarak şiirini günümüze kadar eskitmeden getirmeyi başarmıştır.

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.
bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan
ve bana bu yeryüzünü cehennem eden
bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”
İlhan Berk

--------------


"ne böyle sevdalar gördüm
ne böyle ayriliklar"

ne zaman seni düşünsem
bir ceylan su içmeye iner
çayırları büyürken görürüm.

her akşam seninle
yeşil bir zeytin tanesi
bir parça mavi deniz
alır beni.

seni düşündükçe
gül dikiyorum elimin değdiği yere
atlara su veriyorum
daha bir seviyorum dağları.

İlhan BERK

Arkadaşı ile Tartışmanın Cezasını Kitap Okuyarak Çekiyor

Fethiye'nin Yanıklar Köyü'nde yaşayan Aliksan Çetin, iki yıl önce bir arkadaşı ile tartıştı. Tehdit olarak algılanan bir sözünden dolayı arkadaşı, Çetin hakkında mahkemeye suç duyurusunda bulundu. Yaklaşık 2 yıl süren mahkeme sonunda, Fethiye 1. Sulh Ceza Mahkemesi Çetin'e 9 ay kamu hizmeti cezası verdi. Sağlık sorunları nedeniyle karara itiraz eden Aliksan Çetin'in şikayetini değerlendiren mahkeme, Çetin'in denetimli serbestlik hakkından faydalanmasına karar verdi. Fethiye Denetimli Serbestlik Müdürlüğü de Çetin'in 9 aylık kamu hizmeti cezasını 5 ay kitap okuma cezasına çevirdi. Mahkeme heyeti Çetin'in her ay bir kitap okumasına karar verdi. Alınan karar doğrultusunda Aliksan Çetin, günlerini şimdi evinde ve bahçesinde kitap okuyarak geçiriyor. Her ay okuduğu kitabın özetini Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'ne anlatması gereken Çetin, ilk kitabı olan Gelibolu'yu bitirdi.

Kitap okumayı çok sevdiğini Ceza almadan önce de ayda birkaç kitap okuduğunu anlatan Aliksan Çetin, mahkemenin kararından son derece memnun. Uygulamayı bir Ceza olarak görmediğini ifade eden Çetin, kitap okumanın kendisi için mükafat olduğunu açıkladı. Tartıştığı arkadaşı ile daha sonra barıştığının da altını çizen şimdi kendisiyle muhabbetinin devam ettiğini açıkladı.

Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nün kitap konusunda bir mecburiyetinin olmadığını hangi kitabı okuyacağını kendisine sorduğunu söyleyen Aliksan Çetin, "Şu Çılgın Türkler, Gelibolu, Latife Hanım ve Küçük Şeyler adlı kitapları okuyorum. Bunların içinden sadece Gelibolu isimli kitabın özetini heyete sunacağım. Sadece ben değil herkesin kitap okumasını isterim. Umuyorum bu tür uygulamalar da toplumdaki kitap alışkanlığının kazanılmasına fayda sağlar." dedi.

Eyyvah Eyvah Filminin İzmir Gala Geliri Sokak Çocukları için

BKM Ege Bölge temsilcisi DevAjans'ın Başkanı Erhan Gölbey, BKM Film'in bu sezonun en iddialı filmlerinden olan Eyyvah Eyvah'ın İzmir gala gelirinin sosyal sorumluluk projesi kapsamında "Sokak Çocuklarını Koruma ve Çocuklar Geleceğimizdir" derneğine bağışlanacağının altını çizerek 28 Şubat günü Saat:18.00'de Balçova Kipa Cinebonus Sinemaları'nda düzenlenecek olan "Eyyvah Eyvah" filmi İzmir galasının davetiyelerinin duyarlı İzmirliler tarafından son derece rağbet göreceğine inandığını söyledi.

Ata Demirer'in senaryonusu yazdığı ve başrolünü Demet Akbağ, Özge Borak, Salih Kalyon, Bican Günalan, Bülent Şakrak gibi isimlerle paylaştığı, BKM Film yapımı EYYVAH EYVAH'ın galası onlarca ünlü ismin katıldığı görkemli bir davetle gerçekleşti. 26 Şubat'ta Fiyapı anasponsorluğundan tüm Türkiye ve Avrupa'da vizyona girecek olan Eyyvah Eyvah, Ata Demirer'in ilk senaryosu, Demet Akbağ'ın da sinema perdesindeki ilk komedi rolü olma özelliğini taşıyor.

Yetkililer İlgilenmedi Diye Beslediği Kuşları Tabiata Bıraktı

Mersin'in Mezitli ilçesinde bir vatandaş kendi imkanları ile yaptığı ve 55 çeşit kuş türünün bulunduğu mini hayvanat bahçesinde belediye yetkililerinin ilgilenmediğini iddia ederek, bazı kuşları tabiata bıraktı.
Kuşları hobi olarak beslediğini belirten Yakup Kayacı, kuşlarının sayısını arttırarak belediye tarafından kendine verilen bir alana daha fazla kuş getirerek mini bir hayvanat bahçesi kurduğunu söyledi.

2 yıldır yetkililerin sadece kendisine teşekkür ettiğini ancak destek vermediğini dile getiren Kayacı, "Burayı vatandaşlar ücretsiz olarak geziyor. Yetkililer buranın çok güzel olduğunu söylüyor. Ancak destek vermiyorlar. Bu nedenle seçtiğim bazı kuşlar haricindekileri tabiata bıraktım." dedi. Kayacı, açıklamasının ardından bazı kuşları tabiata bıraktı.

'Can Kızın Rüyası' Giresun'da Sahnelendi

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın proje desteğiyle gerçekleştirilen Freşa Çocuk Şenliği, Giresun turnesindeki ilk oyununu Çağrı Koleji'nde sahneledi.

Freşa Çocuk Şenliği kapsamında beş yılda 250 bin oyun sergileyen Tiyatro Doli, Giresun'da yeniden perdelerini açtı. Ücretsiz olarak ilköğretim okullarında sahne alan Tiyatro Doli, oyuncuları ilk oyunlarında Çağrı Koleji öğrencilerinin beğenisini kazandı.

Dünyadaki en önemli ihtiyaçlardan birisi olan su ve tasarruf konulu "Can Kızın Rüyası" isimli çocuk oyununda Çağrı koleji öğrencileri hem eğlendi, hem bilgilendi.

Tiyatro Doli'nin Yönetmeni Murat Yener "Bugüne kadar Freşa'nın desteğiyle 250 bin oyun sahneledik. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından proje destekli olan" Can Kızın Rüyası" oyunumuzda çocuklarımıza suyun önemini ve tasarruflu olarak kullanılması yönünde eğitici bilinçlendirmektir. Giresun'da 10 ayrı okulda oyunumuzu sergilemeye devam edeceğiz" açıklamasında bulundu.

Edebiyat klasikleri Kürtçe'de


Lis Yayınevi, dünya klasiklerinin orijinal dillerinden Kürtçe’ye çevrilmesi projesinde önemli aşama kat etti. Çeviriler arasında "Shakespeare'in Bütün Soneleri" özellikle göze çarpıyor.

Mehmed Uzun’un “var olmanın sınır noktasında”, “bir edebiyat için var olması zorunlu asgari koşullardan bile yoksun bir edebiyat” olarak nitelendirdiği Kürt edebiyatı için son yıllarda umut verici gelişmeler yaşanıyor.

Modern Kürt edebiyatının oluşabilmesi için beslenilecek kanalları yaratma kaygısıyla yola çıkan Lis Yayınevi (Weşanên Lîs), bu konuda en çok emeği olan kurumlardan biri. 2004’te Diyarbakır'da yayın hayatına başlayan Lis Yayınevi, bir yandan Kürtçe yazılı eserleri derlerken, bir yandan da dünya klasiklerini Kürtçe’ye kazandırmaya çalışıyor.

2007’de Kürt edebiyatının klasikleri sayılabilecek belli başlı eserleri yayına hazırlayan ve “Ehmedê Xanî Kitaplığı” adı altında 19 kitaplık bir set olarak okurla buluşturan Lis Yayınevi, şimdi "100 Dev Eseri Kürtçeye Kazandırma Projesi" kapsamında çevirilere yoğunlaşmış durumda.

Proje kapsamında şimdiye dek William Shakespeare, William Faulkner, J. M. Coetzee, John Steinbeck, Ernest Hewingway, O. Henry, Alan Paton, Oscar Wilde, Selma Lagerlöf ve Heinrich Böll'ün eserleri Kürtçe’ye kazandırıldı. Proje kapsamında 5 kitap, İsveç Konsolosluğu’nun da katkılarıyla İsveççe’den Kürtçe’ye çevrildi. Çevirisi süren kitaplar arasında Goethe ve Vedat Türkali’nin eserleri var.

Lis Yayınevi ayrıca, Diyarbakır merkezli olarak kadına yönelik şiddet ve namus cinayetlerine karşı faaliyet yürüten Kadın Merkezi’nin (KAMER) de katkılarıyla, bir dizi kadın yazarın kitaplarını Türkçe’den Kürtçe’ye çevirdi. Şimdiye dek beş kitaba ulaşan “Mor Mühürler Dizisi” kapsamında Leyla Erbil, Oya Baydar, Müge İplikçi, Sema Kaygusuz ve Jaklin Çelik'in öykülerinden seçkiler, kitabın bir yarısı Türkçe, diğer yarısı Kürtçe olmak üzere basıldı.

"Anadili derinleştirmek için çeviri çok önemli bir araç"
Lis Yayınevi’nin çevirileri arasında en göze çarpan eser ise, "William Shakespeare’in Bütün Soneleri" (Hemû Soneyên William Shakespeare). Yaklaşık 16 yıllık bir çalışma sonunda 154 soneyi çeviren Kawa Nemir, kitabın önsözünde Kürtçe yazan bir şair olarak en önemli kaygısının Kürtçe’yi derinleştirebilmek olduğunu, anadilinin anlatım olanaklarını zenginleştirmek için de çevirinin çok önemli bir araç olduğunu vurguluyor. İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olan Nemir, bu amaçla çevirilecek eserlerin titizlikle seçilmesi gerektiğini, kendi dili olan İngilizce’de en üst düzeyde soyutlamalara ulaşan Shakespeare'i bu anlamda bir hazine olarak gördüğünü ve Shakespeare'in hem şiir hem de tiyatro eserleri üzerinde yıllarca çalıştığını belirtiyor.

"Zorlandım ama Kürtçe'nin zenginliğini keşfetmiş oldum"
Kapalı bir anlatım ve üst düzey söz sanatları içeren şiir ve tiyatro eserlerini çevirirken zorlandığını, bu güçlüğü aşmak için klasik Kürt divanlarından farklı yörelerin ağızlarına kadar çok farklı formları buluşturmak zorunda kaldığını belirten Nemir, “Bu süreçte belki zorlandım ama Kürtçe‘nin zenginliğini de görme şansı buldum” diyor.

Shakespeare dışında T.S. Eliot, Edgar Allan Poe, William Butler Yeats, Ezra Pound, Langston Hughes, William Blake, Walt Whitman, Emily Dickinson ve Ted Hughes gibi İngiliz ve Amerikan edebiyatının önemli isimlerinden çeviriler yapan Nemir, Shakespeare’in Kürt edebiyatındaki dengi olarak gördüğü Ehmedê Xanî’nin ünlü eseri Mem û Zîn'i de İngilizce’ye çevirmek istediğini belirtiyor.

"Bu bir kültür savaşı"
ANF'nin yaptığı bir söyleşide Kürtçe edebiyatın okur kitlesinin oldukça sınırlı olması nedeniyle yaşanabilecek finansman sıkıntıları hakkındaki soruyu yanıtlayan Kawa Nemir, şunları söylüyor: “Bu işleri birileri desteklese iyi olur, ama olmasa da ben yoluma devam ederim. Özellikle Shakespeare'den ve başka büyük yazarlardan 80 civarında çeviri yapmış durumdayım. Tümü yayınlanmayı bekliyor. Bunları yaparken de dünyadan ve yaşamdan feragat ettim. Maddi anlamda hiçbir fayda görmedim. Bunu dilim için, kendi dil dünyam için yaptım; bu yüzden de herkesten daha zenginim diyebilirim. Bu iş, benim için bir ölüm kalım meselesi. Bir kültür savaşı. Çünkü bir insan ve bir Kürt olarak yaşamak istediğim dünya böyle bir dünya değil. Çeviriyi usulüne göre yapan insan sayısı arttığı zaman ben bu işi bırakırım. Ölmeden önce çevirmek istediğim 200'ün üzerinde büyük roman var. Ama keşke çok kişi çıksa ve ben bu işi yapmak durumunda kalmasam.”

Öte yandan, Kawa Nemir'in çevirdiği "Romeo ve Juliet", bugünlerde Tiyatro Avesta tarafından sahneye koyuluyor. Çevirmen ve tiyatro ekibinin birlikte günümüz Kürtçesine uyarladıkları oyunun provaları sürüyor.