23 Şubat 2010 Salı

baba..

Birkaç saattir düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Baba! Babam! Ve yaşanmamış 8 sene.. Bugüne kadar hiç anlatmadım. Yıllardır içimde bir yerlerde duyumsadım da yazamadım. Güçsüz yanlarımı yansıtmak istemedim belkide garip! Garip çünkü pek öyle korkularım yoktur insanlar zaaflarımı bilmesinler, güçsüz yanlarımı görmesinler filan diye.. Ama yazamamışım işte, hatırlamak istememişim belki.

Sabah haberleri okumak için açarsın bilgisayarı, maillerine bakmasan da olmaz hani. sonra “günün sözü” başlıklı yazıya tıklarsın. –ki hayat yaklaşık 8 yıldır sadece tıklamalardan ibarettir- ve günün sözü.. Ana ve babaların çocuklarına bağışlayabilecekleri en güzel miras, günlük zamanlarından bir kaç dakikadır. (O.A. Batista)Evet..

Birkaç saattir düşünmekten kendimi alamıyorum. Baba! Babam! Tam 8 sene öncesi, anneler gününden bir gece berisi. Afiyetle yenen güzel bir akşam yemeği, tatlı sohbetler gülüşmeler. Babamla sekiz sene sürecek bir hasretin arifesinde olduğumu bilsem uyuyabilir miydim acaba o gece? Ertesi güne gözler açılır uyku mahmurluğunda o koca adam, o dev, babam, yine işe gitmiş sanılır. Akşama kadar cevapsız kalan telefonlar. Şirkete gitmeler, “bugün hiç uğramadı”lar. Sonra telaş, korku.. çocuktum ben, çocuk! Daha 13 yaşıma yeni girmiştim oysa. En ihtiyaç duyduğum zamanlardı babama ama o! Tam üç gün haber alamadık. Sonra? Sonra bir telefon ben şuradayım beni aramayın, kafamı dinliyorum..

Tam sekiz sene baba, tam sekiz sene.. ne kafası bu? Bu ne yaşanmışlık ki sekiz sene dinle dinle bitmiyor. Arkadaşlarımın babalarına baba deyişim içimden, kıyım kıyım ailelerinin içlerine sofralarına sızışım, mezuniyet törenlerimde babalarından harçlık alışım! Tam sekiz sene baba, tam sekiz sene yoktun sen hayatımda. Şimdi sus, şimdi konuşma.. her şeyin affı olurda anıların? Şimdi istersen bana milyarlar bırak istersen bu saatten sonra hep ömrümde olsun ömrün, yanımda olsun yüzün, tam sekiz sene var baba yaşanmamış. Üstelik çocuk kalbiyle bedenimin nice hasretler var baba. O zaman kalıp şimdi gitseydin keşke. Şimdi dayanılabilirde yokluğuna, o zaman.. o zaman dayanmak nasıldı biliyor musun baba? Her akşam bir el sıktı boğazımı yatağımda. Bütün akrabalarım kinini kustu üstüme. Sen yoktun ya, bizi koruyacak her şey yok olmuştu hani seninle, biz uluorta çırılçıplak! Peki şimdi neden varlığınla hasretin bir hala?

Gittin ya sen maske edindim kendime, kimse bilmez! Ukala insana kimse yaklaşmaz, anladım. Sivrildim, sensiz geçen her saniye daha bir açtı kalemimin ucunu daha bir inceltti söylenebilecekleri.. Kalpler kırdım ve kırıyorum sanırım. şimdi denk gelirsen yazıma bir yerde için acır biliyorum, saklıyorum yazımı en derinlerine kalbimin. Üzülmeni istemiyorum. Hem gör bak onca yıldan sonra bile ben hala seni seviyorum! Sen koca adam, sen yürekli insan, sen babam, gölgem, güneşim, pusulam, vatanım..

Yazmakla bitmiyor, bitmeyecek yazım, gözyaşlarım zarar verecek ömrüme korkuyorum.. neyse işte bir sabahı daha katlettik öyle mi? Şimdi sıcak bir kahve ve biraz umut.. belki ilerleyen saatlerde belirir mutluluk?

uur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder