9 Şubat 2010 Salı

Isparta Belediye Tiyatrosu Sahne Almaya Hazırlanıyor


Isparta Belediyesi Tiyatrosu yeninden sahne almak için çalışmalarına başladı. İki perdeli müzikli kabare oyunu ile yeniden sahne alacak olan ekip, çalışmalarını Barış Karabulut yönetiminde sürdürüyor.

Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Hasan Arıtürk, Isparta Belediyesi bünyesindeki tiyatronun, 22 kişilik gönüllü yeteneklerden oluşan kadrosu ile çalışmalarına başladığını söyledi. Arıtürk, "Isparta Belediyesi Şehir Tiyatrosu, perdelerini 2 perdelik müzikli kabare oyunu ile sahnelemeyi düşünüyor. Oyunu derleyen ve yöneten kardeşimiz Barış Karabulut ve oyuncularımız amatör olmalarına rağmen çok istekli ve azimli bir şekilde programa hazırlanıyorlar." dedi.

Tiyatro işinin bir ekip işi olduğunu ifade eden Arıtürk, Ispartalılara, çevre illere ve ilçelere güzel bir oyunla 'merhaba' demek istediklerini kaydetti. Buna bağlı olarak tiyatroyu izleyicilere daha çok sevdirmek için izleyicileri güldürmeyi ve izleyicileri günün stresinden bir günlük de olsa kurtarmayı amaçladıklarını ifade eden Arıtürk, "Oyunu mart ayında halkımızla buluşturmayı hedefliyoruz. Haftanın belirli günlerinde oyunumuzu halkımıza sergilemeye devam etmeyi düşünüyoruz." diye konuştu.

Hayırsever Necla Aktar, Merhum Eşi Adına Ege Üniversitesi'ne Yurt Yaptırıyor

09.02.2010- Ege Üniversitesi (EÜ) Öğrenci Köyü'ne 36 odalı yurt yaptıracak olan Necla Aktar'la protokol imzalandı. İmza töreninde konuşan EÜ Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, öğrencilerin en önemli ihtiyaçlarının barınma ve beslenme olduğunu belirtti.

Hayırsever Aktar'ın İzmirlilere örnek olacağını kaydeden Yılmaz, İzmir'de 110 bin öğrenci bulunduğunu belirterek, EÜ Öğrenci Köyü'nde bin 550 kişi olduğunu, yeni blok inşaatına başlandığını ancak bunun da beklentiyi karşılamayacağını söyledi. Aktar'ın, 2000 yılında vefat eden eşi Ali Rıza Aktar adına yap-devret yöntemiyle yurt yaptıracağını vurgulayan Rektör Yılmaz, odalarının ikişer kişilik olacağını ifade etti.

Necla Aktar ise protokolün imzalanmasını, 56. evlilik yıldönümlerine denk getirdiğini söyledi. Yurtta tıp fakültesi öğrencileri için kontenjan ayrılmasını isteyen Aktar, "Aşk, saygıyla birlikte vardır ve öyle devam eder. Bu yurdu, eşime duyduğum sevgi için yaptırıyorum." dedi.

Bin 56 metrekare alan üzerine 352 metrekare olarak yaptırılacak yurt, iki katlı olacak. toplam 36 odalı ve 72 yatak kapasiteli yurtta etüt salonu, üç görüşme odası, mutfak ve televizyon adaları bulunacak.

Tarihi Konak Kütüphane Olarak Hizmete Girdi


Bursa'da tarihi mirası ayağa kaldırarak işlevsellik kazandırma çalışmaları kapsamında restore edilen Şehbenderler Konağı, kütüphane olarak hizmete açıldı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, açıklamasında, kentin en önemli kültürel ziynetlerinden olan Şehbenderler Konağı Kütüphanesi'nin Bursa için önemli bir sivil mimarlık örneği olduğunu söyledi.

Şehbender kelimesinin 'dış temsilci ve konsolos' anlamına geldiğini söyleyen Başkan Altepe, 1989 yılına kadar Feriha Şehbenderler ve 2003 yılına kadar da ailenin yardımcısı Ayşe Hikmet Kılınç tarafından kullanılan konağın, daha sonra Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından değerlendirildiğini ve Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek, asırlık Şehbenderler Konağı'nın aslına uygun olarak yenilendiğini kaydetti.

Bursa'nın en önemli kültürel mekanlarından olan Şehbenderler Konağı'nın, 19. YY'dan kalma geleneksel Türk evi tarzındaki tarihi mimarisiyle göze çarptığını söyleyen Başkan Altepe, "İbrahimpaşa Mahallesi'nde bulunan, Bursa Kız Anadolu Lisesi ile Erkek Anadolu Lisesi arasında kalan konak, başta çevre okullardaki öğrenciler olmak üzere tüm Bursa'ya kütüphane olarak hizmet verecek. Bursa için çok önemli olan bu nadir yapı, kentin marka okullarının bulunduğu bölgede 09.00 ile 18.00 saatleri arasında faaliyet gösterecek. Murat Aksel'in 40 yıllık birikimi olan 30 bin kitabın hibe edildiği bu tesis, kentin kültürel prestijine de katkı sağlayacak." diye konuştu.

Kent içi ulaşımdan kültürel mirasın ayağa kaldırılmasına kadar her alanda önemli çalışmalar yapıldığını hatırlatan Başkan Altepe, şöyle dedi: "Yaşayan bir tarih ve turizm kenti olacak" dediği Bursa'nın tarihi değerlerinin kazandırılmasıyla ilgili 245 projeye start verdiklerini söyledi. Bursa'nın 2300 yıllık surlarından, çarşılara, hanlara ve hamamlara kadar pek çok alanda çalışıldığını ifade eden Başkan Altepe, "Bursa, tarihi ayağa kaldıran büyük projelerle diğer iller tarafından kıskanılır hale geldi. Bu güzel kent ziynetlerinden biri olan Şehbenderler Konağı Kütüphanesi'nin bugünkü durumu bizi onurlandırıyor. Bursa her sokağına ansiklopedi yazılacak bir kent. Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilmeliyiz."

Bursa poğaçası ve salep dağıtılan açılışta kitaplarını imzalayan yazarlar Mustafa Armağan ve Beşir Ayvazoğlu da duygusal anlar yaşadı. Beşir Ayvazoğlu, kütüphaneye koleksiyonunu armağan eden Murat Aksel'in babasının da Malik Aksel'in de okumaya ve kitaba değer veren bir insan olduğunu anlatarak, "Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin büyük bir kadirşinaslıkla bu koleksiyonu tahsis etmesi, övünülecek ve hayran olunacak bir harekettir. Bu mahalleliler çok şanslı." dedi.

Eğitim Gönüllüsü Gençlerin Başlattığı Kitap Kampanyasına Türkiye'den Destek Geldi


Hatay'ın Erzin ilçesinde eğitim gönüllüsü gençlerin bir köy kütüphanesi için başlattığı kitap bağışı kampanyası büyük ilgi gördü. Cihan Haber Ajansı'nın yaptığı haber ve Samanyolu Televizyonu'na atılan maille seslerini duyuran gençlerin kampanyasına Türkiye'nin dört bir yanından destek geldi.

Bir süre önce ilçeye bağlı Gökdere köyünde ikamet eden eğitim gönüllüsü bir Grup Genç, kapanma noktasına gelen kütüphaneye sahip çıktı. Kütüphaneye destek olmak için köylerinde ve Erzin'de çaldıkları birçok kapıdan boş döndüklerini bildiren Eğitim gönüllüsü gençlerden Ceyhun Tınaz, ''Biz de arkadaşlarımızla sesimizi basın yolu ile duyurmaya karar verdik.'' dedi.

Gençlerden Anıl Çapar da, Samanyolu Televizyonu'na attıkları maili 'Son Durum' programını sunan Asım Yıldırım'ın okuması ile tüm Türkiye'nin haberdar olduğunu söyledi.

Haberin yayınlanması ve mailin okunması ile Türkiye'nin değişik illerinden birçok insanın kendilerini arayarak kitap yollamak için adres sorduğunu belirten Çapar, köy halkı olarak kütüphanelerine gösterilen ilgiden oldukça memnun olduklarını ifade etti.

Belediye Tsm Topluluğu Akm' de Muhteşem Bir Konser Verdi


Zonguldak Ereğli Belediyesi bünyesinde çalışmalarını sürdüren Türk Sanat Müziği Topluluğu tarafından Atatürk Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda bir konser düzenlendi.

Konsere ilginin yoğun olması nedeniyle ek sandalyeler konuldu. Konsere, Karadeniz Ereğli Belediye Başkan Vekili Cumhur Nalcı, Alaplı Belediye Başkanı Nevzat Çimenoğlu ve eşi, belediye meclis üyeleri, belediye daire müdürleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.

Şef Orçun Çalkap nezaretinde Türk Sanat Müziği'nin birbirinden güzel eserlerini seslendiren koroya, salonu dolduranlar da eşlik edince bir müzik ziyafeti ortaya çıktı. Konser sonunda Belediye Başkan Vekili Cumhur Nalcı, Şef Orçun Çalkap'a çiçek vererek kutlarken, "Belediye Başkanımız Halil Posbıyık'ın size sevgi ve selamlarını iletiyorum. Belediye olarak sanatsal faaliyetlere desteğimiz bundan sonra da devam edecek. Koro ve saz ekibindeki bütün arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum ve başarılarının devamını diliyorum." dedi.

Fazıl Say 2010 AKB'den projesini çekti


Fazıl Say, 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı'na sunduğu konser projesini, görüşmelerin uzaması nedeniyle geri çekti. Say, "hükümete muhalif olmamın payı olabilir" dedi.

Dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) etkinlikleri kapsamında “Dört Mevsim Dört Konser” adlı bir konser programı ile yer alacaktı. Program kapsamında, Say dışında Borusan Orkestrası’nın ve bir dizi sanatçının da yer alacağı dört büyük konser ve İstanbul’un merkezden uzak semtlerindeki okullarda on ücretsiz resital ve atölye çalışmaları planlanıyordu. Projenin Ajans tarafından değerlendirilmesi ve takvimin kesinleştirilmesi uzun sürdü.

Radikal gazetesinin haberine göre Say, geçen hafta Facebook’taki sayfasına koyduğu bir açıklama ile projenin akıbetinin 2 yıldır açıklığa kavuşturulmadığını, Ajans ile olan 17 randevunun sonuçsuz kaldığını ve bu nedenlerle projeden vazgeçtiklerini duyurdu. Say, “Kağıt üzerinde, ‘istenmedi’, ‘reddedildi’, ‘kabul edilmedi’ gibi sözler yoksa da, iki yıllık bekletilmenin, 17 randevunun sonuçsuz kalmasının, aynı anlama geldiğini hissettim. Yazık. Sanırım ‘hükümete muhalif’ olmanın payı vardır” ifadelerini kullandı.

Say’ın bu sözleri üzerine açıklamada bulunan İstanbul 2010 Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, meselenin hükümete muhalif olmakla ilgisinin olmadığını, mali konularda anlaşamadıklarını öne sürdü. Avdagiç, “Başlangıçta 4 konser olması planlanan organizasyon için 1.2 milyon euro’luk bir bütçe sundular. Biz de konser sayısını ikiye indirerek; 238.095 euro kaşe bedeli ödeyebileceğimizi ifade ettik. Bu rakamı yeterli bulmadılar, konu farklı mecralara çekildi. Yoksa biz ilk günden açık yüreklilikle kendileriyle bu işi yapamayacağımızı söyleyecek kadar cesarete sahibiz” dedi.

Say’ın menajeri ve projenin koordinatörü Kadir Dursun ise, Fazıl Say’ın alacağı parayı bile bilmediğini, ama projenin bir türlü açıklık kazanmamasına tepki gösterdiğini söyledi. Avdagiç’in telaffuz ettiği rakamlar hakkında da bir açıklama yapan Dursun, Ajansa başlangıçta sundukları 4 konserlik proje için 1,2 milyon euro’luk bütçe istediklerini, daha sonra konser sayısı 2’ye indirilince Ajansa 316.756 euro’luk bir bütçe sunduklarını, Ajansın ise 238.095 euro teklif ettiğini belirtti. Dursun, devlete ödenen vergiler düşünce projeye 161.420 euro kaldığını, 100 bin euro Borusan Orkestrası’na ödenince projedeki Fazıl Say dahil altı sanatçıya 61.420 euro kaldığını ve bu para ile Fazıl Say ücret almasa bile şef ve diğer sanatçıların masraflarının karşılanamayacağını söyledi.

Kardeş Türküler'den dayanışma konseri


Kardeş Türküler, 13 Şubat akşamı İstanbul'da Wernicke Korsakoff’lu eski mahkumlar yararına bir dayanışma konseri verecek.

Konser, "Wernicke Korsakoff'lular ve Eski Maphuslarla Dayanışma Girişimi"nin, hastalıkları nedeniyle hayattan soyutlanan eski tutuklulara yerleşim ve çalışma alanı oluşturulması amacıyla yürüttüğü proje kapsamında gerçekleştirilecek.

Cezaevlerinde ölüm orucu gerçekleştiren tutuklularda uzun süreli açlığa bağlı olarak ortaya çıkan Wernicke Korsakoff sendromunda hasta hafıza kaybına uğruyor, yeni şeyler öğrenemiyor ve vücudun hareket kabiliyeti önemli oranda geriliyor. Proje ile, bu hastalığa yakalanan eski tutuklular için bir yaşam evi kurulması hedefleniyor.

Tüm gelirlerinin proje için kullanılacağı Kardeş Türküler konseri, "Çeliğe su verenlerle el ele" sloganıyla 13 Şubat akşamı saat 18.00'de İstanbul Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Bilgi için 0(212)2925715 nolu telefon aranabilir.

hergün bir şair (Ahmed Arif)


21 Nisan 1927'de Diyarbakır'da doğan Ahmed Arifin babası Kerkük'lü Türkmen, annesi Kürt kökenlidir.[1] Diyarbakır Lisesi'nden mezun olunca Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde okudu. Üniversite eğitimi sırasında iki kere TCK 141'ye muhalefetten tutuklandı. 1940-1955 yılları arasında değişik dergilerde yayınladığı şiirlerinde kullandığı kendine has lirizmi ve hayal gücüyle Türk edebiyatındaki yerini aldı. Şiirlerini Türkçe yazmıştır.
Şiirlerinde herzaman anadoluda yaşayan halkların kardeşliğine vurgu yapar.[kaynak belirtilmeli] Şiirleri Kurmançi ve Zazacaya çevrilmiştir.
Şiirlerinin toplandığı tek kitabı 1968'de yayınlandı. Türkiye'de en çok basılan kitaplar listesindedir. Yılmaz Erdoğan gibi bir çok şair şiirlerinden alıntı yapmıştır. Ahmed Arif hala gençliğe damgasını vurmaktadır. Hasretinden Prangalar Eskittim adlı şiiri Ahmet Kaya tarafından şarkı haline getirilmiştir. Ayrıca Cem Karaca tarafından da bir çok şiiri bestelenmiştir.

-----------------

Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

Ahmed Arif

arşiv...

Sürekli tekrarlanıyor neden? Hem nedir ki zaman denilen? Her gün aynı. Her gün hep yeniden 1 , 2 , 3 , 4 …. 9 , 10 , 11 , 12. nedir ki bunun sebebi?
Tekrar ediyor, sebep yok, düşünmeden 12. saymadan sorgulamaya başlasak artık, sayılar vakit kaybı.
Ömrümün sorgusu o an başladı. Düşünüyorum da ne yapıyorum ben? Yaş katıyorum ömrüme hiç durmadan. Gariptir geçiyor seneler duygularımı yaşlandırmadan. Hala aynıyım. Onüçüm de nasıl sevmişsem komşu kızını, şimdide öyle seviyorum yüreğimin hırsızını.
Değişmeyen duygular, artan beklentilerle, kaybedilen inançlarım olmuş yalnızca...hala sevebiliyorum, hatta daha çok her seferinde. Ve daha çok yaralanıyorum, duygularım paralel ilerleyişte. Ben hep geriye işte.. ömrüm hüzünlerse, ki öyle.. yalanım yok yaş katıyorum hiç durmadan ömrüme ve duyguluktan çıkarıp benliğime yerleştirdiğim hüzünlerimde büyüyor çocuk bedenimle.. Gözüm arkada. ağlamasam da büyür müyüm acaba?.. büyümek böyle mi oluyor ya da herkes büyüttüğü sevgileri verecek birilerini bulamadığında kendi çocuklarını mı şımartıyor.. gereğinden fazla megaloman bi yaşlıyım.. yüzüme yansıyan hüznüm çizgi çizgi, çocuk denecek yaşta dede silueti. Sesim titriyor hiç durmadan, konuşamaz oldum. Saatlerce süren nutuksu konuşmalar yada kahkahalara gebe hoş sohbetler hiç yaşanmamışlar sanki. Hareket etmeyi daha az istiyorum artık. Elimde olsa odamdan hiç çıkmayacağım. Nedendir bu mahvoluş hayat? Cevapla sorumu..
Mutluluk bi’ beklentiyse hayatında, hayallerin en ince detaylarına kadar kurulu, hesaplı. zamanın eline tutuşturduğu asla hoşuna gitmeyecektir bunu anladım. daha az hayal kuruyorum, mutsuzluk benim için bi' hayal kırıklığı değil artık, yaşıyorum bitiyor. Düşünüyorum da ki hiç durmadan düşünceler zaten.. fiilsiz ömrümü uzandığım yerden hareketlendiriyorum işte.. düşünüyorum yani sebepsizce.. neyse! Düşündüm."mutlu" yaşam için uygun sıfat değil. mutluluğun varlığının ya da yokluğunun canımı sıkmasına izin vermiyorum. Mutsuz ömrüm alışkanlık, mutluluğum zaten ani, geçici. Ağlamak geldi birden, 3 damla , sonra gitti.. Giderek felakete sürükleniyorum sanırım.. uykusuz oldum bi’ haftadır. Gözlerim kendilerine konaklayacak iki adet çukur yaptılar, toprak rengi! Anılarım linç girişiminde. Ömrüm balık, tutamıyorum ellerimde.. tutmak da istemiyorum belki, sevemedim zaten onu ben. düşünmem gereken şeyler var, uyumak için erken. sürüklendiğim yerin felaket olduğuna emin değilim, hayatın gerisinde kalıyorum. zaman sayıları bir adım önümde. Omzumda iki adet melek varmış, yüktü, attım. Yerine iki adet duygu koydum. Mutluluk ve hüzün. Mahvoldum. Biri diğerini itse mutlu oluyorum ani kahkahalar, tabi odamda ve yalnız. Biri diğerini itse buhranların göbeğinde açıyorum gözlerimi. Boğuluyorum yaşlarıma. Tabi insan içinde, belki alışveriş merkezinde ve yalnız yine. Neden bu anlamsız yalpalayışım? Hani dün akşam dostların zihninde içerken her şey yolundaydı? Güzel bir evim, okuduğum okulum, planlı geleceğim vardı? İstikrarıyla ilerlemekteydi hani ömrüm? Bugün niye peki? Bugün neden yaşanıyor? Neden okyanus yaşlarım, gözlerim çukurada? Sıkıldım hayat yeter bu kadar şaka!! Ceketimi alır çıkar giderim ben. İyide ceketim nerde şimdi? Hiç olmamış mıydı yoksa? Kahretsin sarhoştum hatırlamıyorum yine.. çığlıklar gözyaşları. Ey tanrı denilen sanrı, ne bok yemeye attın beni bu kenefe?