28 Şubat 2010 Pazar

hergün bir şair (Murathan Mungan)


21 Nisan 1955 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Mardinli bir ailenin çocuğudur. Babası avukat İsmail Mungan, annesi Habibe Mungan'dır. İlk, orta ve lise yılları Mardin'de geçti; Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Mardin eserlerinde sıkça kullandığı mekanlardan birisi oldu. Bu çevrenin taşıdığı farklı kültürel yapıyı, insan olgusunu eserlerine başarılı bir şekilde yansıttı.
Yazar, 1972'de Ankara'ya yerleşti. Lisans ve yüksek lisansını Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde tamamladıktan sonra başladığı doktora çalışmasını yarım bıraktı, Ankara Devlet Tiyatroları’nda altı yıl, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda üç yıl dramaturg olarak çalıştı.
Gazete ve dergilerdeki ilk yazılarını 1975’te yayımlayan Mungan; yazı hayatı boyunca şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro oyunu, sinema yazısı, senaryo, masal, şarkı sözü gibi farklı türlere ait eserler verdi.
İlk kitabı, Mezopotamya Üçlemesi adlı oyun üçlemesinin ilki olan Mahmut ile Yezida idi (1980). Bu oyun, Türkiye İş Bankası'nın açtığı yarışmada ikincilik ödülü aldı. Sahnelenen ilk oyunu Orhan Veli'nin şiirlerinden kurgulayarak oyunlaştırdığı Bir Garip Orhan Veli oldu. 1981'de ilk defa sahnelenen bu oyun, 1993'te kitap olarak basıldı.
Sahtiyan adlı şiiri ile de "Gösteri" dergisinin 1981 Şiir Yarışması'nda birincilik ödülü alan Mungan, özellikle Metal(1994) adlı kitabındaki şiirleriyle 1980 kuşağının en çok okunan, tanınan şairleri arasında ilk sıralarda yer aldı.
Mezopotamya Üçlemesi'nin ikinci kitabı olan Taziye adlı oyunun 1984'te sahnelemesi nedeniyle Ankara Sanat Kurumu'nca Mehmet Baydın ile birlikte en iyi oyun yazarı seçildi.
1987’de günlük gazete olarak yayımlanan Söz gazetesinde,“Kültür-Sanat Sayfası” editörlüğü yaptı. Aynı yıl, Hedda Golder Dile Bir Kadın öyküsü ile, Haldun Taner Öykü Ödülü'nü Nedim Gürsel ile birlikte aldı.
40. yaşı nedeniyle 1995yılında Murathan’95 adlı kitapta çeşitli ürünlerinden bir derlemeyi yayımladı. 2005 yılındaki 50. yaşı nedeniyle de 50 Parça adlı kitapta üzerinde çalıştığı kitaplardan hikaye,şiir, deneme, oyun gibi farklı edebi türden parçaları bir araya getirdi. Sadece 2005 yılı için yapılıp baskısı yenilenmeyecek bir kitap oluşturdu.
Yazıları, şiirleri ve kimi kitapları bugüne değin İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İsveççe, Norveççe, Yunanca, Fince, Boşnakça, Bulgarca, Farsça, Kürtçe ve Hollandacaya çevrilerek çeşitli dergi, gazete ve antolojilerde yayımlandı.
Mungan, 1985'ten beri yaşadığı İstanbul’da 1988’ten beri serbest yazar olarak çalışıyor.

--------------------------
bir uzak sabah denizidir gittigin kapi
ellerinde rüzgarin tasinmaz çamurlari var
köpürmüs soylarimi toplarken çürüyen yanlarimdan
inan batmis sehirler gibi onarilmaz anilar
gözlerinde unuttugum o eski aciz miras
almaya gelsem solugumda dalgin yosun kokusu
biliyorum artik hiçbir gemi beni tasimaz
ve yeniden büyür içimde magrur bir zakkum gibi terkedilmek korkusu

hüznünü ver bana yeter, gizli hüznünü
kollari bagli hüzün olsun dört yanim
iragina vurma beni kirvem, aglarim, delirirsin
sonra derler haklidir sevdasi
geç olur ki artik onarmaz rakilar
geç olur bir yaraya rakinin dagilmasi

sen sehre sirtini dönen uykusuz dagli
gemiler nerde (ki çogu hüviyetidir melankolinin)
nerde aykiri mavzerler (onlara sigdiramazsin ki öfkelerini)
barut esmeri tenine sevdalarimi sürdügüm
nasil tasidin bunca yil delirmis saçlarinda o eski sark yelini
biliyorum dokunsam parmaklarim kirilir
dokunmasam eskiya uykusuzlugu çetin silahlar gibi

Murathan MUNGAN

bağlantılar.

Sabahın altısında dikme direk oturan bendenizden başka düşünenler var mıdır acaba Şili’nin 8.8 şiddetinde sallanmasıyla Türkiye medyasının Tayyip Erdoğan şiddetinde sallanması arasındaki bağlantıyı?

Yahut önceki günlerde gözaltına alınan Tarkan Tevetoğlu’nun dün gece 8 saat boyunca sorgulanması sırasında ikram edilen pizza, muz ve portakalla beslenmesi ve sonrasında amirin bilgisayarında oyun oynayarak rahatlamasını kim aklına getirip arada bir çelişki arayacak önümüzdeki saatlerde olması muhtemel bir Tekel müdahalesinden sonra gözaltına alınan işçileri gördüğünde?

Işık hızıyla değişen gündemlerin çöplüğünde hala daha sonuçlanamamış yüzlerce gazete manşetinin bulunması kimin kafasını hiç durmadan kurcaladı, kurcalayacak?

Yaşamak için ihtiyar, ölmek için çocuk insanlar var sabahın altısında sokaklarda. Her birin de ayrı bir telaş, ayrı bir hikaye.. elbet birilerinin kulağını değmiştir “Balyoz” operasyonu ve elbet birileri Tarkan Tevetoğlu’ndan da haberdardır. Ve fakat ya hiç durmadan yapılan zamlar? Ya Haiti cehennemi? Ya Şili? Ya maaşlara yapılamayan zamlar ve açlık? Magazinsel öğelerle sunulan darbe haberlerinin ve bir magazin ışığı Tevetoğlu’nun gözaltında bulunmasının insanlar için önemi ne de yüksekmiş meğer. Karsını çoluğunu, çocuğunu unutabiliyormuş insan.

Şimdi sabahın altısında patolojik bir vakanın yansıması suretimle yaşıtlarımdan farklı Şili’deki depremin mi bilançosu daha ağır olacak yoksa sözleriyle medyayı sallayan Erdoğan’ın mı düşünüyorum. İçinden çıkılmazlarla sunuluyor bütün haberler. Ve sözde aydınların bile anlam getiremediği olaylara milyonluk “sıradan” insanlar ne yorumlar getirecekler bilemiyorum.

Bu arada Erdoğan ne mi dedi?

‘Bu ülkeyi germeye kimsenin hakkı yok’ ve daha nice vecizeler(!)

Ülkeden kasıt neydi peki? Hükümet mi? Erdoğan mı?

Haklı! Bu ülkede kimsenin hükümeti ve Erdoğan’ı germeye hakkı yok. Ya yayın müdürlüğünden olursunuz, ya köşenizden, işinizden.. Şimdiden geçmiş olsun Bekir Coşkun..


uur

Kitap Kurtları, Bursa 8. Kitap Fuarı'nda Buluştu


Bursa 8. Kitap Fuarı, Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde Kapılarını Kitapseverlere Açtı.

Tüyap Bursa Fuarcılık Anonim Şirketi tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile düzenlenen Bursa 8. Kitap Fuarı, 27 Şubat -7 Mart 2010 tarihleri arasında kitapseverlere açık olacak. İki salonda 216 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenen Bursa 8. Kitap Fuarı'nda aynı zamanda söyleşi, panel, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 81 kültür etkinliği gerçekleştirilecek. Açılışa

başta kent merkezi olmak üzere komşu illerden de çok sayıda ziyaretçi kabul eden kitap fuarı, her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.

Açılışta konuşan Tüyap Bursa Fuarcılık AŞ Genel Müdürü İlhan Ersözlü, Bursa Kitap Fuarı'nın 8 yılda çok önemli bir gelişim kaydettiğini belirterek, "Fuarımız ilk günden bu yana her gün büyüyerek devam etti. Gururla söylüyorum, geçtiğimiz seneye göre yüzde 15 büyüme kaydetti fuarımız. Bursa Kitap Fuarı kurulduğu günden bu yana 8 yılda 1 milyon 300 bin kitapsever tarafından ziyaret edildi. Bu yıl ise 200 bin ziyaretçiyi hedefliyoruz." dedi.

Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Kocatürk de 2000'li yıllardan sonra yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye'de kitap yayıncılığında önemli mesafe katedildiğini belirterek, kişi başına yaklaşık 7 kitap düştüğünü söyledi.

OKUR VE YAZAR BULUŞMALARI

Fuar kapsamında İnci Aral, Sunay Akın, Üstün Dökmen, Adnan Binyazar, Ataol Behramoğlu, Ahmet Telli, Erdal Atabek, Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Özcan Karabulut, Cemil Kavukçu, Canan Tan, Mine Soysal, Ercan Karakaş ve Şükran Soner gibi pek çok yazar, şair ve bilim insanı katılarak, 9 gün süresince imza günlerinde okurlarıyla buluşma fırsatı bulacak.

Kitap Fuarı kapsamında 7 Mart 2010 Pazar günü TÜYAP ve Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi ortak etkinliklerle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayacak. Gün boyu panel, belgesel film gösterimi ve söyleşiyle devam edecek etkinlikler Sevgi Korosu'nun seslendireceği bir dinletiyle sona erecek.

FUAR'IN SERGİLERİ

Kitap fuarı bu sene birbirinden önemli sergilere de ev sahipliği yapacak. Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından gerçekleştirilen 'Bursa'yla Gurur Duyuyorum Projesi' kapsamında düzenlenen 'Bursa'dan Tarihe Yön Veren Olaylar Sergisi' fuar süresince ziyarete açık olacak. Bursalılara geçmişte sahip oldukları kurucu, girişimci ve öncü ruhunu tekrardan anımsatan sergide Bursa'dan Türkiye ve Dünya tarihine mal olmuş 36 sergi görseli bulunuyor.

Fuarda düzenlenen diğer sergi ise 2009 yılında Mehmet Dağ'ın renkli ve Engin Yavaş'ın siyah/beyaz çektikleri karelerinden oluşan 'Dalmak Özgürlüktür' fotoğraf sergisi. Uludağ Üniversitesi'nde ve Bursa'da bulunan engellilere yüzme ve donanımlı dalış eğitimi vermek, onların bu projeyle sosyal yaşamda ve sportif faaliyetlerde daha etkin olmalarını sağlamak amacıyla oluşturuldu. Proje, 1992 yılında kurulan Uludağ Üniversitesi Sualtı Topluluğu'nun yürüttüğü bir çalışma.

'Anadolu'da Yolculuk' fotoğraf sergisi ise Yolculuk dergisinin yaklaşık 6 yıldır adım adım kat ettiği köyleri, şehirleri, dağları, yaylaları ve buralarda sürüp giden birbirinden farklı, birbirinden renkli yaşamları, asırlardır devam eden gelenekleri, kaybolmaya yüz tutmuş zanaatları konu ediniyor. Fotoğraflar, izleyicileri Anadolu'nun zengin topraklarında bir yolculuğa çıkarıyor.

Bursa 8. Kitap Fuarı'nda yer alacak bir diğer sergi de 'Nilüfer'in Kadınları' fotoğraf sergisi.

Nilüfer Kent Konseyi Çalışma Grubu bünyesinde kurulan Vizör Grup tarafından çekilen kareler Nilüfer'de yaşayan kadınları konu ediniyor.

ÜÇ FUAR BİR ARADA

Bursa 8. Kitap Fuarı, 3 -7 Mart 2010 tarihleri arasında Tüyap Bursa Fuarcılık AŞ tarafından Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Uludağ Üniversitesi desteği ile Bursa Eğitim Fuarı, Bursa 6. Yurtiçi - Yurtdışı Eğitim Fuarı ve Bursa Sağlık Hizmetleri Fuarı ile birlikte gerçekleştirilecek.

Girişin ücretsiz olduğu Bursa 8. Kitap Fuarı, 27 Şubat - 6 Mart 11.00 - 20.00, kapanış günü olan 7 Mart 2010 tarihinde ise 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

İş Bankası Koleksiyonu, Türk Resim Sanatının Tarihini Yansıtıyor


Türkiye İş Bankası, 800'e yakın sanatçının, 2000'den fazla eserinin yer aldığı koleksiyonu ile Türkiye'nin en önemli sanat eserleri koleksiyonlarından birine sahip.

Türk resim sanatının kronolojik akışı içerisinde ortaya çıkan dönemleri ve bu dönemlerin ustalarının yapıtlarını içeren bu zengin koleksiyon, resim tarihimizin özetini sunuyor. Koleksiyonda 19. yüzyılın ikinci yarısından günümüze dek uzanan geniş bir döneme ait 2000'den fazla eser yer alıyor.

Şeker Ahmet Paşa, Hüseyin Zekai Paşa, Şeref Akdik, Vecih Bereketoğlu, Şeref Bigalı, İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nüzhet İslimyeli, Hikmet Onat, İbrahim Safi gibi Türk sanat tarihinin önemli isimlerinin eserlerinin yer aldığı İş Bankası sanat eserleri koleksiyonu, Türk resim sanatının gelişim çizgisini ve geçirdiği sanatsal evrelerini tanımak anlamında benzersiz niteliğe sahip.

Koleksiyonda aynı zamanda İnas Sanayi-i Nefise'nin ilk mezunları olan kadın sanatçılar da yer alıyor. Nonfigüratif resimlerin ustalarının birleştiği Yeniler Grubu, 1950 yıllarında kurulan, Orhan Peker, Leyla Gamsız Sarptürk, Mehmet Pesen, Fikret Otyam, Osman Zeki Oral ve Turan Erol'dan oluşan ve On'lar Grubu çerçevesinde toplanan sanatçılar da bu özel koleksiyonda bir arada bulunuyor. Cevdet Bilgişin, Kenan Tezcan, Naci Kalmukoğlu, Pertev Boyar, Cevat Erkul, Adil Doğançay, Celal Uzel, Selehattin Teoman, Mustafa Turgut Tokat, Ayetullah Sümer gibi eski ustalar bu eşsiz koleksiyonda yer alıyor.

Hamit Görele, Adnan Varınca, Şefik Bursalı, Ziya Keseroğlu, Nejat Melih Devrim, Hakkı Anlı, Eren Eyüboğlu, Arif Kaptan, İlhami Demirci, İbrahim Balaban, Neşet Günal, Adnan Çoker, Saim Özeren, Seyfi Toray, Saip Tuna, Sami Lim, Nurettin Ergüven, Ferit Apa, Nusret Karaca, Hulusi Mercan, İsmail Altınok, Kristin Salari, Naile Akıncı, Kayıhan Keskinok, Şeref Bigalı, Nihat Akyunak, Cemal Güvenç, Adnan Turani, Tülin Onat, Halil Akdeniz, Gökhan Anlağan, Bedri Baykam koleksiyona değer katan diğer önemli sanatçılardan. Ayrıca özgün naif yorumları ile Turgut Zaim, İ. Cemal Karaburçak, Fahir Aksoy, Nadide Akdeniz ve Yalçın Gökçebağ da koleksiyonda yer alıyor.

Türkiye İş Bankası resim koleksiyonunun ilk adımları, Türkiye'de koleksiyon yapma bilincinin oluşmadığı bir dönemde, ekonomik kalkınmanın gerçekleşmeye başladığı 1940'lı yılların başında atıldı. 1939 yılında Atatürk'ün isteği üzerine düzenlenen Devlet Resim ve Heykel Sergileri, özgün Türk sanatının temellerinin atıldığı ilk etkinliklerdi. Aynı bilinçle hareket eden Türkiye İş Bankası, 1940 yılında açılan 2. Devlet Resim ve Heykel Sergisi'nden resim satın alarak sanat eserleri koleksiyonu oluşturmaya başladı. Genel Müdür Yardımcısı Saim Aybar'ın desteğiyle gerçekleşen bu girişimle, Hikmet Onat'ın "Ortaköy Manzarası", Şevket Dağ'ın "Rüstem Paşa Camii İçi" ve Vecihi Bereketoğlu'nun "Kayık ve Evleri" adlı eserleri koleksiyonun ilk resimleri oldu. Bu şekilde başlayan girişim, döneminin çok ötesinde bir yaklaşım göstererek ülkemizdeki koleksiyonculuğun da temellerini attı.

İzleyen dönemlerde, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği, D Grubu gibi oluşumlar ile Halkevleri ve Yurt Sergileri gibi dönemin önemli sanat olaylarını takip eden Banka yetkilileri sanat eserleri koleksiyonunun zenginleştirilmesini sağladı.

Türk Gölge Oyununu Japon Sanatçılar Sahneledi

Türkiye ve Japonya ilişkilerini güçlendirmek amacıyla düzenlenen "2010 Türkiye'de Japon Yılı" etkinlikleri kapsamında Bursa'da Japon oyuncuların sergilediği gölge oyunu sahnelendi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen gece öncesi düzenlenen kokteyle Japonya İstanbul Başkonsolosu Katsuyoshi Hayashi'nin yanı sıra çok sayıda Türk ve Japon vatandaş katıldı. Tayyare Kültür Merkezi büyük salonda düzenlenen Japon Gölge oyunu, 'Prenses Kaguya'nın Hikâyesi' izleyenlere keyifli anlar yaşattı.

2010 Türkiye'de Japon Yılı Şubat ayının son etkinliği olarak Kageboushi Tiyatro Topluluğu tarafından Bursa Tayyere Kültür Merkezi'nde geleneksel gölge oyunu sahnelendi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Recep Demirhan, bu tür etkinliklerle iki ülke arasında köprü kurulabileceğini belirtti.

Japonya İstanbul Başkonsolosu Katsuyoshi Hayashi da, Türkiye ve Japonya arasında sıkı ilişkiler kurmak istediklerini belirterek, bu anlamda iki ülke hükümetinin de desteği ile bunu gerçekleştireceklerini ifade etti.

Hayashi, Türk gölge oyunu başyapıtı olan Karagöz-Hacivat'ın Bursa merkezli olmasından dolayı sahnelenen Japon gölge oyununun da ayrı bir anlam taşıdığını sözlerine ekledi.

Konuşmaların ardından Başkonsolos Hayashi'ye üzerinde İznik çinisi bulunan plaket ve Bursa'yı tanıtan bir kitap hediye edildi.

Plaket törenin ardından Japonya'nın en eski edebi eserlerinden 'Taketori Monogatari'den alınan ve Kage-e'yi tekniği ile sahnelenen "Prenses Kaguya'nın Hikâyesi" adlı gölge oyun izleyiciden tam not aldı. Görsel şovlarıyla izeyenleri büyüleyen oyun, kostüm ve ışık gösterisi ile de ilgi topladı.