14 Şubat 2010 Pazar

hergün bir şair (Oktay Rıfat)


10 Haziran 1914'de Trabzon'da doğdu. Ankara Erkek Lisesi'ni, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Devlet sınavını kazanarak Maliye Bakanlığı hesabına Paris'e gönderildi. II. Dünya Savaşı nedeniyle, orada yaptığı doktora çalışmasını tamamlayamadan 1940 yılında Türkiye'ye döndü. Bir süre Maliye Bakanlığı'nda, daha sonra Matbuat Umum Müdürlüğü (Basın Yayın Genel Müdürlüğü)'nde çalıştı. Serbest avukatlık yaptı. 1955 yılında İstanbul'a yerleşerek avukatlığını sürdürdü. Sonra Devlet Demir Yolları'na girdi ve emekli olana dek bu kurumda çalıştı.

Ankara Erkek Lisesi’ndeki öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başlayan Oktay Rıfat, ilk şiirlerini 1936- 1944 yılları arasında Varlık Dergisi’nde yayımlamıştı. İlk şiirlerinde hece veznini kullanmaktaydı, daha sonra serbest vezne geçti. 1941 yılında Orhan Veli Kanık ve Melih Cevdet Anday ile birlikte Garip adlı şiir kitabını yayımlayarak Garip şiir akımının öncülerinden oldu. Garip dönemi şiirlerinde kentte yaşayan sıradan insanların günlük yaşamlarına şaşırtıcı, alaycı bir söyleyişle yaklaşmıştı.
Perçemli Sokak adlı kitabıyla Türk şiirinde İkinci Yeni denilen anlayışa, anlamca kapalı bir şiire yöneldi. Türkçe'nin ses zenginliğini, geniş bir sözcük dağarcığıyla ustalıkla kullanan unutulmaz şiirler yazdı. Kitaptan kitaba değişen şiiri ile Türk şiirinin genel akışını en çok etkileyen şairlerden sayılmaktadır.
Oktay Rıfat tiyatro oyunu ve roman türünde de eserler veren Oktay Rıfat’ın şiir üzerine kuramsal yazıları da bulunmaktadır.
« 'Oktay Rifat'in şiirsel konjonktörü büyük inip çıkmalar gösteriyor. Her değişiş, bir öncekinin bazı yönlerden tam tersiymiş izlenimini uyandırıyor okurda. Yalnız bunların kimlik değistirmeyle bir ilgisi yok. İlhan Berk gibi her değişişte bir önceki dönemi yadsımıyor, inkar etmiyor. Ve tuhaf bir şekilde -böyle diyebiliyorum-, başta yadırgansa da, birbirinin tersi olarak belirmiş dönemler ve bu dönemlerin ürünleri birbirine bağlaniyor; eklem yerleri o ters çıkış noktaları olmak üzere »
(Cemal Süreya, 1976)

----------------------

yağmurlar

sonra yağmurlar başladı, gitti cambazlar,
silindi çadırların yazısı ovadan.
portakal rengi oğlan, mavi memeli kız,
n'oldu onlara! nasıl da böyle bittiler!
bir gülümseme kaldı duvarlarda yazdan,
ölü resimlerle savruldular sokakta.
yürümekten çok uçmaya yakın, güneşle
açıktı elleri. mahzun ve düşünceli,
hafif bir yaşama doğru ittiler bizi.
onlar ölçülü ve usta, biz dalgın, savruk,
düşleriyle geride. artık ne varsa boş,
ne varsa kirli, cıvık! bir düşman ordusu
gibi geçiyor üstümüzden, saçlarından
sürüyerek göçmen kuşları, yuvarlak, mor,
deniz gibi hoyrat, dağlar gibi görkemli
bulutlarıyla gök ve yağmurlar başladı.

Oktay Rıfat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder