14 Şubat 2010 Pazar

14 Şubat Pazar yazısı

Ne yazsam diye düşünmenin bir anlamı yok. Belli yazılacak olan. Gün 14 şubat. Her yer kırmızı çünkü. Hem akşamdan kalma bir mutluluğun, tiyatro seviciliğin gölgesinde gözlerin umutları da var.. ki zaten yazıya vesile gözleri..

Büyük bir kapitalist oyun olduğunun farkındayım günün ve fakat gerekli değil mi sevgilinin gözlerine daha bir anlamlı bakılan böyle özel günler insanlığa? Elbette gerekli.

Dün akşam muhteşem diyemesem de izlenmeye değer bir tiyatro oyununun galasında, yanımda, günlerdir yazdığım bahsettiğim yazılarımda, gözlerin sahibi kadın, oyuna mı konsantre olsam, gözlerinden mi gözlerimi ayırsam bilemedim. Utangaç ve tesadüf havası verilen birkaç rastlaşmasından sonra ellerimizin, kavuşma anı paha biçilemezdi. Dün akşam gözlerinin terkisine bir çocuk kreşi açılmış kadınla birlikte izlediğim oyundan aldığım keyfi bugüne kadar nadir zamanlarda duyumsadım sanırım. yada duyumsamadım hiç.

Neyse sonra caddelerine kırmızı ışıklardan gölgelerin düştüğü sokaklarda, kalp resimleri ve siluetleriyle kaplı dükkanların pahalı vitrinlerine paralel yürüdük şehrin. Ellerim ellerinde, gözlerim sonsuz.. bir de gitmek vardı.. orasını düşünmüyorum. Gidebilme ihtimali onun kemiriyor sanki bedenimi. Gitme ihtimaline onun eriyorum yavaşça.. ama kaç gündür yazıyorum ya, Belki? Büyük umutla…


uur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder