20 Haziran 2010 Pazar

LYS

Sabahın saat 6‘sı neden hala ayaktayım? Oysa uyumalıydım saatler önce yaşıtım birçok insan gibi. Ve sabaha uyanmalıydım bin bir heyecanla, ağzımda belki okunmuş pirinç ne faydası olacaksa- belki iyi bir kahvaltı yapmalıydım. Koştur koştur gitmeliydim sonra devletin benim için seçtiği okula.
***
Oysa sabahın 6‘sı saat. Ve ben hala ayaktayım.
***
Ben evde duruyorum, aynadaki yansımam gidiyor okula. Benim yerime o giriyor kasvetli, pastel rengi boyanmış duvarların ve otuz küsur derece sıcağın ortasında, Lisans Yerleştirme Sınavı‘na!

***
On senelerdir rayına oturtulamayan eğitim sisteminin bütün aksaklıklarını sorgulayarak girdim sınava. ÖSS‘den dönüşen LYS‘de ilk gözüme çarpan, 75 dakika hapis zihniyeti oldu. Sınava neden girdik, amacımız nedir, geleceğimiz var mı? Üniversite bitirsek iş bulabilir miyiz? Sadece mezun olmak kâr mı? Sorularını bir kenara bırakarak soruyorum. 75 dakika boyunca bir odaya tıkılmak nasıl bir sistemin, nasıl bir aklın ürünüdür?
***
Benim sınavım yarım saatte bitti belki? 45 dakika tahta bir sırada hiçbir yazı okumadan, hiçbir işle iştigal olmadan oturmam neden isteniyor benden? Beklide devletim benim ileride siyasi olacağımı düşündü; “oturmayı öğrensin, hiçbir iş yapmamayı iyi bellesin” dedi. Bak bir tek o zaman anlarım işte 75 dakika boyunca sınavdan çıkma yasağını ve eğer sınavdan 75 dakikadan önce çıkarsan sınavının iptal edileceği yaptırımını!
***
Durdum düşündüm sonra, ne diyecekti acaba bugünkü haber bültenleri? Eminim Arınç‘tan bahsetmeyeceklerdi;
Üniversite adaylarının yarısının LYS‘ye başvurmadığı şu günlerde Başbakan Yardımcısı Arınç mezun olduğu Manisa Lisesi'ne yaptığı ziyarette eğitim ve sınav sistemiyle ilgili çelişkili açıklamalarda bulundu. Arınç‘ın, üniversitelere giriş sınavının artık YGS ve LYS olarak iki aşamadan oluştuğunu unutarak ısrarla “ÖSS” ifadesini kullandığı dikkat çekti.
***
''ÖSS bir kumar olmaktan çıkmalı. Öğrencilerimiz bu barajları kendi yetenekleriyle, başarıyla aşabilecek bir noktaya gelmeli'' diyen Arınç, Türkiye‘de eğitim sisteminin öğrencilere, sınavları yetenekleriyle ve başarıyla aşmaları konusunda ne kadar yönlendirici ve yararlı olduğunu sorgulamadan “Milli eğitim Türkiye'de çok iyi bir noktaya geldi” şeklinde konuştu.
***
“Lise hayatı sürgün, hapishane hayatı değil”
Arınç, kendi öğrencilik yıllarından bahsederken o zamanlar dershanelerin olmadığını, üniversite sınavlarına kendi derslerinden edindikleri notlarla hazırlandıklarını, şu anda ilköğretim okulu bitmeden öğrencilerin dershanelere başladığını söyledi.
Arınç öğrencileri büyük stres altına sokan sınava hazırlık süreci için de “Lise hayatı bir sürgün, hapishane hayatı değil'' ifadesini kullandı.
***
'Büyük düşünmek lazım'
LYS‘ye girecek öğrencilere de nasihatlerde bulundu. Arınç, kendi yıllarından söz ederek ''O zaman bu kadar milyonlar seviyesinde üniversiteye girmek isteyen yoktu. Siz de başarılı olacaksınız ama kafanızda mutlaka bir ideal olsun. Üniversiteden de iyi bir yerde eğitim yapmak ve hayata atılmak hedefiniz olacak. Büyük düşünmemiz lazım. Dünyada artık bu işler büyük hedefler öne konularak yapılıyor. 5'ten şaşma 6'yı aşma dönemi geride kaldı. 'Liseyi bitireyim de ne olursa olsun' diye bizim dönemimizde düşünülürdü. Lise mezunu o zaman yedek subay olurdu, şimdi üniversite mezunu bile olamıyor” dedi. Arınç, yükseköğretim harçlarıyla ilgili olarak da hükümetin harç kredilerini artırdığını, ancak harçsız üniversitenin Avrupa'da da, dünyada da mümkün olmadığını söyledi.
***
Harçların olmadığı bir dünya mümkün değilmiş!
Yani parasız eğitim hayal, önümde duran ve 45 dakika boyunca beni salona mıhlayan bitirilmiş cevap anahtarı belirdi yine gözümün önünde!
“Sınav süresi 75 dakikadır. Sınav süresi boyunca dışarı çıkamazsınız. Dışarı çıktığınız takdirde sınavınız iptal edilecektir… Diğer sayfaya geçiniz”
***
Irzına defalarca geçilen eğitim sisteminin ve bu sistemin işleyemeyen en büyük çarklarından biri olan üniversiteye giriş sınavının kaç kere değiştirilmiş olabileceğini düşündünüz mü hiç?
***
'13 kez değişiklik yapıldı'
Türkiye‘de bugüne kadar 13 farklı değişikliğe uğrayan yükseköğretime öğrenci seçme sınavı, bu yıl bir çok açıdan tartışma konusu oldu. Sınavın ilk aşaması olan YGS‘de bir çok öğrenci yaşadıkları yerlerden uzaklarda sınava girmek zorunda kalmış, binlerce öğrenci mağdur edilmişti. Bir sorusu da çift cevaplı olduğu için iptal edilen YGS‘nin ardından, YGS sonuçlarına göre LYS tercihi yapabilecek olan 1 milyon 233 bin adayın yarısı tercih yapmadı. Öğrenciler ve ailelerin yeni sınav sistemini tam olarak anlayamadığı belirtiliyor. YGS‘de 180 ile 220 arasında puan alan binlerce öğrencinin ikinci sınavda şansları olmadığının farkında olmaları, sınavın ücreti ve son uygulama ile uzaklara gönderilen öğrencilerin boşuna masraf yapmamak için sınava girmekten vazgeçme noktasına gelmeleri, yükseköğretim seçme sınavını öğrencileri üniversiteden ’uzaklaştırma‘nın aracına dönüştürdü.
***
Düşünüyorum, günümde, gündüzümde, parabollerin ve fonksiyonların içerisinde geçti. Ben gazeteceyim. Muhabirim. Sayfa editleyebiliyorum. Yani mesleki anlamda yapılabilecek her şeyi yapıyorum. Bir iki defa bütün bir gazeteye tek başıma çıkardığım bile oldu. Yani bu işe, bu mesleğe belli bir yetim var. Ama eğer ben fonksiyon çözemiyor, parabol bilmiyorsam, aritmetik düzlüklerden, sistemlerden bir habersem, Basın Yayın mezunu olamıyorum, çünkü Basın Yayın, eşit ağrılık puanıyla alıyor öğrencilerini ve buda matematik ve parabol ve fonksiyon ve binlerce gereksiz bilgi demek oluyor.
***
Benden gazeteci olup olmayacağına, apık sapık bir sınav sistemiyle karar veriyor yani hükümetim, devletim..
***
Ama yine de o en iyisini bilir, o en iyisini uygular..
***
Psikolojileri mezun olmak, sadece okumak öğrenmeden ve salt para odaklı binlerce sürüye selam olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder