20 Haziran 2010 Pazar

Gitmek..

Gitmek istiyorum günlerdir. Terk edip gitmek her şeyi.
Böyle bir heyecan,
Böyle garip bir korku,
Öyle gitmek istiyorum ki hiçbir ’dur‘ durduramamalı beni. Hiçbir ilgiye ek olmadan, sıfırdan büyümeliyim yeni hayatımda, yavaşça.
Yavaşça gelişmeli düşünceler ve kurulmalı hayat yavaşça.
Yavaşça belirmeli ilk gelişmeler.
***
Ufak bir evim olmalı, belki tek oda. Araba, telefon ve bir dünya dolası ıvır zıvıra gerek yok. Bir tencerem olsun ve bir çaydanlık, zor günün sevda sonrası bir iki bardak huzur yani.
***
Ama bilgisayarım olmalı, dünyanın bir ucunda, bir oda ve penceresiz bir evde dahi olsam bilmeliyim nerede ne olduğunu. Hangi ülkede hangi tinsel acıların yaşandığını öğrenmeliyim her sabah bir fincan kahveyle birlikte.
***
Bulunacağım yeri tanımalıyım. İnsanlarını, evlerini, yaşamalarını, edebi eserlerini öğrenmeliyim. Ve en önemlisi dillerini konuşabilmeliyim. Sokaklara çıkmalı, saatlerce yürümeli, acılarımdan arınmalıyım daha önce hiç tatmadığım toprak kokusunu, yağmur sonrasında, memleketimden kilometrelerce uzak bir ülkede hissederek en derinden. Düşler kurmalıyım, şimdi olduğu gibi. Gelecek istemliyim gelme ihtimali belki sıfır olan. Ama sıfırdan başlamalıyım her şeye. Ki buna geleceğimde dahil.
***
Sanatını öğrenmeliyim yeni topluluğumun, tarihini. Ve geçmişinden yarınlar doğurabilmeliyim. Kavgadan hiç vazgeçmeyeceğim biliyorum bunu. Çabalamalıyım ne varsa orada haksızdan yana esen, haklıdan yana çevirebilmek için onu.
***
Daha önce düşünmemiştim ama.. Aşık olmalıyım sıfırdan, bütün duygularımı unutmalı, hatıralarımı silmeli, yeniden sevmeliyim. Yeni gözler görmeli, yeniden hissetmeliyim. Yine elele caddeler gezmeliyim; yeni caddeler.
***
Belki çocuğum . . .
***
Ben, yalnızlığı istemekle suçlanıp yalnızlığa mahkum edildim. Bu karara bütün gücümle muhalefet ediyorum. Ben yalnızlığa dayanamıyorum. Ben insanların arasında olmak istiyorum. İnsanların düşmanlara da ihtiyacı var.Hem sonra düşünüyorum, sokakları, çocukları..
Sokak çocuklarını düşünüyorum en çok da. Ve benim bıktığım şu hayat için her şeyini verebilecek insanların olduğunu bilmek, yüzümü siliyor, suretimden. Aynalara bakamıyorum yine her zamanki gibi. Ve yine her zamanki gibi sokaklarda yürüyemiyorum böyle günlerde.
***
İçimde var yok dinlemez bir çocuk isteği. Somut mutluluk yok, biliyorum.
Ve seziyorum hayatımda anlamlarında olabileceğini.
Sonra sokaklara çıkıyorum. Sokakları geziyorum. Elinde boya tezgahıyla bir çocuk çıkıyor köhne bir evden. Deniz‘i hatırlıyorum. Mücadeleyi ve hayatı anımsıyorum yeniden. Gardımı bir çift göz uğruna düşürmemeliyim ben. Sağlam basmalı ayaklarım yere.
Karnım tok. Bundan daha önemli bir şey olmamalı hayatımda. Bundan başka bir şey istememeliyim aslında.
***
Ama ruhum? Ölçüsüz derin, okyanuslarda. Ve bir hayatın sonunda artık, seziyorum. Bir hayat sona erdimi bir başka hayat başlamalı, doğanın kanunu bu, biliyorum.
***
Hem şimdi belki, başka bir coğrafyanın bilinmedik bir sokağında, bir çocuk ağlıyordur ve aynı sokakta, gözleri gözlerimde bir kadın. Adı aşk olmaz o zaman salt gidişlerin. Önünde, çabalamak isimli bir bahane başlangıcı belirir, çabalamak ve kavgadan ayrılmadan yol almak.. Sanırım buldum. İşte bütün mesele bu, gitmek kolay, zor olan bahane bulmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder