12 Şubat 2010 Cuma

yarımyamalak

Yine oldu işte. Basit bir rastlantının sonrasında içilen çaylar. Sonra bir akşam gezmesi! Birkaç kadeh şarap. Ve gözleri..

Uzun süre görüşmemenin etkisinde miydi ruhum yoksa gerçekten bir anda olunabilinen şey bir bakışla yani, yahut bir kelime, bir tebessümüyle mi bu denli hislere gebe oldum şimdi? Dün akşam uzandım yatağıma, sözde gökyüzü tavanımı seyrettim belki saatlerce. Uyumak istemedim ve uyanmak. ‘mutlu geçen günümü sonlandırmak istemedim. Hiç bitmemeliydi saniyeler. Yüzü hiç gitmemeliydi vehmimden. Ama gözleri..

Yorgundu. Gördüm.
Kırılmıştı. Bildim.
Çocuktu. Sevdim.
Ve gözleri..

Her şeyi atlatabilirim. Yada karşı koyabilirim her şeye. Tebessüme mesela, yahut cilveli ağdalı sözlerine bir kadının. Ama gözleri.. hayatıma derin izler bırakır istemli yada istemsiz.

“Öyle bakma çünkü..” diyordu bir şiirde. Aklıma geldi..

Öyle bakma çünkü,
İçimde ölmüş
Etleri çürümek üzere olan bir çocuğa kalp masajı olur gözlerin.
Çocuk yaşar,
Çocuk sever..
Peki ya kız?
Bir ölüye hissedebilir mi sevgilerini?
Çürümüş etlerine onun dokunabilir mi bahar teniyle?

Öyle bakma çünkü,
Umudun yok gibi..
Öyle bakma çünkü,
Çok yaşlıyım ben..
Öyle bakma çünkü..
Peki bak tamam.. geçmişime ayna tut gözlerinle. Öyle bak, sevdir kendini çocuk! Aşk damarlarımda uyuştursun yine bedenimi. Hem öyle ya, Belki? Belki sende..



uur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder