2 Şubat 2010 Salı

hava durumu

Şu günlerde hava durumuyla eşdeğer ruh halim. Hani ne zaman ne olacağım hiç belli değil. Sorsan mutluyum sonsuz. Güneşli tabiatım. Neden sonra birden hüzünlerin ortasında buluyorum kendimi, gök gürlemesi, yağmur, soğuk ve kar. An geçiyor, bir tebessüm. Sokakta bir kedi görmüş masum çocuğun bakışları yüzümde.. Yinede yaşıyorum ya bu yeterli sanırım. Gerçi sadece ‘yaşıyorum’ olmaz. Birde ‘YAŞIYORUM’ diyebilmeli insan. öyle yan gelip yatmak olmuyor ya neyse bugünlerde olduruyoruz işte. Sahi ya şöyle güzel bir tiyatroyu doyasıya izlemeyeli ne kadar zaman oldu acaba? yada soluksuz bir kitaba başlamakla bitirmek arasındaki süre ne zamandır bu kadar ırak? Evet yaşıyorum, nefes alıp vermenin adı yaşamak olmuş günümüzde. Gerçi önümüzdeki örneklere bakarsak bu bile lüks hani. Bir yudum su bir parça ekmek bile birçok insanın hayalinde! Doğru ya, neler oluyordur kim bilir şimdi Haiti’de? Peki ya Ankara? Peki ya soğuk, kar. Peki ya tekel işçileri bu soğukta ne yapıyordurlar? Evet yaşıyorum ve ruhum hava durumuna eşdeğer değişkenlikte. Şimdi kasvetli şehir, hüzünlü yağmurlar. Karnım tok. Odam sıcak. Ama yinede şöyle güzel bir oyunu doyasıya izlemekte var. Karamsar halim önümdeki iyi ve kötü örneklere bakmaktan. Ben şimdi tam ortasında insanlığın. Ne çok çiğ ne çok doygun, hani insanla maymun arasında(!), hani kimliğini kaybetmiş bir hastanın zihin bulanıklığında.. An be an belirir geçmişim. Adımı hatırlar gibi olurum. Adım yok belki şu günlerde ama ben yinede kimilerine göre yaşıyorum.(?) neyse sonu gelmedi belemeyecek sanırım yazının.. hem daha bu ikinci köşe deneyimim. Sanal ortamda “köşe” gibi klasik gazetecilik terimini kullanıp onu görece lekelemek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Olsun yazıyorum. Paylaşıyorum. Okuyana davul sivrisinek saz!

Uur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder